1957- [Zekât verirken niyet etmek gerekir. Şöyle
ki] zekât kurbet yani âlemlerin Rabbinin emrini yerine getirmek kastıyla
verilmelidir. Niyette, verilen şeyin mal zekâtı veya fitre zekâtı olarak
belirtilmesi de gerekir. Fakat zekât olarak verilen şeyin cinsinin, örneğin
arpa zekâtı veya buğday zekâtı olduğunun belirtilmesi gerekmez.
1958- Birkaç malın zekâtını vermekle yükümlü
olan kimse, bir miktar zekât verip, onların hiç birisini niyetinde belirtmezse,
bakılır: Eğer zekât olarak verilen, zekâtı farz olan şeylerin birisinin
cinsinden olursa, o cinsin zekâtı olarak sayılır. Fakat onlardan hiç birinin
cinsinden olmazsa, hepsine taksim edilir. Buna göre kırk koyununla on beş
miskal altının zekâtını vermesi gereken kimse, zekât olarak bir koyun verir ve
niyetinde onlardan hiç birisini belirt-mezse, koyunun zekâtı olarak hesap
edilir. Ama zekât karşılığı bir miktar gümüş vermiş olursa, verilmesi gereken
koyun ve altının zekâtına taksim edilir.
1959- Bir kimse, malının zekâtın ödemesi için
birini vekil tayin eder ve vekil de zekâtı fakire verirken müvekkili adına
niyet ederse, zekât için yeterli olur.
1960- Bir mal, sahibi veya vekili tarafından
niyet edilmeksizin zekât olarak fakire verilirse, eğer fakir o malı harcamadan
önce mal sahibinin kendisi zekât niyeti ederse, zekât olarak sayılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder