1126- On iki şey namazı bozar ve onlara
"mübtilat" [=na-mazı bozan
şeyler] denir:
1) Namazda, namazın şartlarından birinin bulunmaması.
Örneğin, namazdayken mekanın gasp edilmiş olduğunun
anlaşılması gibi.
2) Namazdayken bilerek veya unutarak veya çaresizlik yüzünden abdest veya guslü batıl eden bir şeyin meydana gelmesi.
Örneğin, idrar gelmesi gibi. Ancak idrar veya büyük
abdestini tutamayan kimseden namaz esnasında idrar veya gaita çıkacak olursa,
abdest hükümlerinde açıklandığı üzere hareket ettiği takdirde, namazı batıl
olmaz. Yine namaz esnasında müstehaze kadından kan gelirse, istihazeyle ilgili
olarak açıklanan hükümleri uygulamış olursa, namazı sahihtir.
1127- Elinde olmadan uyumuş olan kimse, namazda
mı, yoksa namazdan sonra mı uyuduğunu bilmezse, farz ihtiyat gereği namazı iade
etmelidir. Ama namazın tamamlandığını bilir de uyumasının namaz esnasında mı,
yoksa namazdan sonra mı gerçekleştiği hususunda şüpheye düşerse, namazı
sahihtir.
1128- Kendi iradesi ile uyuduğunu bilir; ama
bunun, namazdan sonra mı, yoksa namaz esnasındayken namazda olduğunu unutarak
mı gerçekleştiğinden şüpheye düşerse, namazı sahihtir.
1129- Secde hâlindeyken uykudan uyanır ve
namazın son secdesi mi, yoksa şükür secdesi mi olduğundan şüpheye düşerse,
namazı iade etmesi gerekir.
3) Bazı Şiî olmayanların yaptıkları gibi, ellerin üst üste konulması.
1130- Eğer edep için eller üst üste koyulursa,
bazıları tarafından yapılana benzemese de, farz ihtiyat gereği namaz iade
edilmelidir. Ama unutkanlık, çaresizlik veya kaşımak ve benzeri bir iş için
eller üst üste koyulursa, sakıncası yoktur.
4) Fatiha okunduktan sonra "Âmin" denilmesi.
Ama, yanlışlıkla veya takiyye edilerek denilirse, namaz
batıl olmaz.
5) Kasten veya unutkanlıkla kıbleye sırt çevirmek ya da sağ veya sol tarafa dönmek.
Hatta bilerek, "yüzü kıbleye doğrudur" denmeyecek
kadar dönülürse, kıblenin sağ veya sol tarafına ulaşmasa bile, namaz batıl
olur.
1131- Kasıtlı olarak yüzün tamamı sağ veya sola
döndürülürse, namaz batıl olur. Hatta yanlışlıkla bile yüz bu kadar
döndürülürse, farz ihtiyat gereği namaz iade edilmelidir ve önceki namazın
tamamlanması da gerekmez. Ama baş kasıtlı veya yanlışlıkla, biraz döndürülürse,
namaz batıl olmaz.
6) Bilerek, tek harfli bile olsa bir kelimeyi, manası olmasa da bir mana kastederek söylemek.
Hatta iki veya daha fazla harfli kelimeler denildiği
takdirde, herhangi bir mana kastedilmese bile, farz ihtiyat gereği namaz iade
edilmelidir. Ancak yanılarak söylenirse, namaz bozulmaz.
1132- Manası olan tek harfli örneğin Arapça'da
"koru" anlamını taşıyan "ki" gibi bir kelimeyi
söylerse, anlamını bildiği ve onu kastettiği takdirde, namazı batıl olur. Hatta
anlamını kastetmez; ama taşıdığı anlamın farkında olursa, farz ihtiyat gereği
namazı iade etmelidir.
1133- Namazda öksürmenin, geğirmenin ve iç
çekmenin sakıncası yoktur. Fakat of, ah veya buna benzer iki harfli şeyleri
kasıtlı olarak söylemek, namazı bozar.
1134- Bir kelimeyi zikir niyetiyle söylerse,
meselâ, zikir niyetiyle "Allahu ekber" der ve söylediği zaman
başkasına bir şey anlatmak için sesini yükseltirse, sakıncası yoktur. Fakat
bunu başkasına bir şey anlatmak niyetiyle der ve bununla birlikte zikir niyeti
de olursa, namaz batıl olur.
1135- Cenabetle ilgili hükümlerde açıklanan farz
secdesi olan dört sure dışında, namazda Kur'ân okumanın, Türkçe veya başka bir
dille olsa bile, dua etmenin sakıncası yoktur.
1136- Fatiha, sure ve zikirlerden herhangi bir
kısmını, kasıtlı olarak veya ihtiyat ederek bir kaç kez okumanın sakıncası
yoktur.
1137- Namaz kılan birisi başkasına selâm
veremez. Eğer bir başkası ona selâm verirse, cevabında "selâm"
kelimesini önce söylemelidir. Meselâ, "Es-selâmu aleykum" veya "Selâmun
aleykum" demelidir. "Aleykum'us-selâm" dememelidir.
1138- Selâmın cevabı, ister namazda olsun, ister
namaz dışında olsun, hemen verilmelidir. Eğer selâmın cevabı, kasıtlı olarak
veya unutkanlıkla, verildiğinde selâmın cevabı sayılmayacak kadar
geciktirilirse, namazdaysa artık cevap verilmemeli; namazda değilse, artık
cevap vermek farz olmaz.
1139- Selâmın cevabı, selâm verenin duyacağı
şekilde verilmelidir. Fakat, selâm
veren sağır olursa, cevabının nor-mal şekilde verilmesi yeterlidir.
1140- Namaz kılan, selâmın cevabını dua
niyetiyle değil de cevap kastıyla vermelidir.
1141- Eğer nâmahrem kadın veya erkek veya iyiyi
kö-tüyü anlayan bulûğ çağına ermemiş çocuk, namaz kılana selâm verirse, namaz
kılan onun cevabını vermelidir.
1142- Namaz kılan selâmın cevabını vermezse,
günah işlemiş olur; ama namazı sahihtir.
1143- Namaz kılana selâm sayılmayacak şekilde
yanlış selâm verilirse, cevabını vermek farz olmaz.
1144- Şaka ile veya alay etmek için selâm
verenin selâmına cevap vermek farz değildir. Farz ihtiyat gereği gayrimüslim
bir erkek veya kadının selâmına, "selâm" veya sadece
"aleyk" diye karşılık verilmelidir.
1145- Bir topluluğa selâm verilirse, selâmın
cevabını vermek hepsinin üzerine farz olur. Ama, topluluktan birinin cevap
vermesi, yeterli olur [ve diğerlerinin üzerinden kalkar].
1146- Eğer bir kişi bir topluluğa selâm verir
de, o topluluktan kendisine selâm verilmesi kastedilmeyen biri cevap verirse,
yine selâmın cevabını vermek o grup üzerine farz olur.
1147- Eğer bir kimse, bir topluluğa selâm
verirse, topluluk arasında namaz kılan biri olur ve kendisinin selâm veren
tarafından kastedilip kastedilmediğini bilmez veya kendisinin de kastedildiğini
bildiği hâlde başkası cevap verirse, o cevap vermemelidir. Ama eğer kendisinin
kastedildiğini bilir ve başkası da cevap vermezse, cevap vermesi gerekir.
1148- Selâm vermek sünnettir. Bineklinin yayaya,
ayak-ta olanın oturana, küçüğün büyüğe selâm vermesi çok tavsiye
edilmiştir.
1149- Eğer iki kişi aynı anda birbirlerine selâm
verseler, her birisinin üzerine diğerinin selâmını cevaplamak farzdır.
1150- Namaz dışında, selâmın cevabını daha güzel
bir şekilde vermek müstehaptır. Meselâ, "Selâmun aleykum" diyen
kimsenin cevabında, "Selâmun aleykum ve rahmetul-lah" denmesi
müstehaptır.
7) Bilerek sesli ve kahkahayla gülmek.
Yanılarak sesli gülen veya gülümseyen kimsenin namazı
bozulmaz.
1151- Eğer sesli gülmeyi önlemek için hâli
değişirse, meselâ namaz kılma vaziyetinden çıkacak derecede rengi kızarırsa,
namazı iade etmesi gerekir.
8) Bilerek dünya meselesi için sesli ağlamak.
Ama dünya meselesi
için sessiz ağlamanın sakıncası yoktur. Allah korkusundan veya ahiret için
sesli ve sessiz ağlamanın sakıncası olmadığı gibi, en üstün amellerden biridir
de.
9) Namazın şeklini bozan hareketler.
Meselâ, el çırpmak, hoplamak ve benzeri hareketler. Bunlar
az veya çok olsun, bilerek yapılsın veya yanılarak, namazı bozar. Fakat el ile
işaret etmek gibi namazın şeklini değiştirmeyen hareketlerin sakıncası yoktur.
1152- Namazdayken, "namaz kılmıyor"
denecek kadar susmak, namazı batıl eder.
1153- Namazda bir iş yapar veya bir müddet susar
ve namazın bozulup bozulmadığından şüpheye düşerse, namazı sahihtir.
10) Namazda, "namaz kılmıyor" denecek şekilde yemek veya içmek.
1154- Farz ihtiyat gereği namazda, hiçbir şey
yememek ve içmemek gerekir. İster namazın fiil ve cüzlerinin peş peşe yapılma
şartı gözetilsin, ister gözetilmesin, ister "namaz kılıyor" densin,
ister denmesin, fark etmez.
1155- Namazda, dişin dibinde kalan yemek
artıklarını yutmak, namazı bozmaz. Eğer şeker ve benzeri şeyler, ağızda kalır
ve namazda yavaş yavaş eriyip boğaza giderse, namazın sahih oluşu sakıncalı
olur.
11) İki veya üç rekâtlı namazların rekâtlarında ya da dört rekâtlı namazların ilk iki rekâtında şüpheye düşmek.
12) Namazın rüknünü bilerek veya yanılarak, rükün olmayan bir şeyi de bilerek az veya çok yapmak.
1156- Namaz
bittikten sonra, namazdayken namazı bozan bir işin yapılıp yapılmadığından
şüpheye düşülürse, namaz sahihtir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder