18 Temmuz 2012 Çarşamba

VEKÂLET HÜKÜMLERİ

Vekâlet; insanın kendisinin yapabileceği bir işi, onun adına yapması için başka kimseye bırakmasına (havale etmesine ve yetki vermesine) denir. Örneğin, evini satmak veya ona bir kadını nikâhlamak üzere bir başkasını vekil tayin etmek gibi. O hâlde, kendi malını faydasız yerlere harcayan sefih kimse, şer'î hâkim tarafından kendi malında tasarruf hakkını kullanması yasaklanır veya bulûğa erdiği zaman sefih olursa, malını satması için bir başka kimseyi vekil tutamaz.
2257- Vekâlette, akdin [sözle] okunması gerekli değildir. [İcap ve kabule delalet eden her bir fiil ile de vekâlet gerçekleşir.] Dolayısıyla insan, diğerine onu vekil tayin ettiğini bildirecek bir şey yapar örneğin, satması için malını ona verir, o da malı teslim almak gibi bunu kabul ettiğine dair bir girişimde bulunursa, vekâlet sahihtir.
2258- Eğer insan, başka bir şehirde olan birisini vekil tayin eder ve ona bir vekâletname gönderir, o da kabul ederse, vekâletname vekilin eline bir süre sonra ulaşsa bile, vekâlet sahihtir.
2259- Vekil tayin eden müvekkil ile vekil olan kimsenin akıllı ve baliğ olmaları, kendi istek ve bilinci üzere bu işe teşebbüs etmeleri gerekir. Ancak mümeyyiz bir çocuk, yalnızca akdi okumak üzere vekil olur ve şartlarına uygun olarak da okursa, okuduğu akit sahihtir.
2260- İnsan, kendisinin yapamayacağı veya şer'î açıdan yapmaması gereken bir işi yapmak için başkası tarafından vekâlet alamaz. Meselâ, ihram hâlindeyken ihramlının nikâh akdi okumasının yasaklanması nedeniyle hacda ihrama giren bir kimse, nikâh akdi okumak için başkası tarafından vekil olamaz.
2261- İnsan, bütün işlerini görmesi için bir başkasını vekil tutarsa, sahihtir. Fakat çok sayıdaki işlerinden yalnızca birisi için vekil tayin eder ve o işi de belirtmezse, vekâlet sahih olmaz.
2262- Müvekkilin vekili azletmesi ile [vekâlet son bulur ve] haber vekile ulaşır ulaşmaz hakkında vekâlet verilen şeyden el çeker ve artık o işi yapamaz. Fakat haber kendisine ulaşmadan önce o işi yapmışsa, [vekilin bu tasarrufu önceki tasarrufları gibi] sahihtir.
2263- Vekil tayin edilen kimse, müvekkilin olmadığı bir zamanda bile vekâletten çekilebilir.
2264- Vekil, kendisine bırakılan işi bir başkasına havale ederek onu vekil tayin edemez. Ancak müvekkil, ona vekil tutması için izin vermişse, aldıkları karar doğrultusunda hareket edebilir. Dolayısıyla ona, "Benim için vekil tut." denilmişse, vekili onun adına tutması gerekir; kendi adına değil.
2265- Müvekkilinin izniyle onun adına vekil tutan kimse, o vekili azledemez. Hatta birinci vekil ölür veya ve-kâletten azledilirse, ikinci vekilin vekâleti batıl olmaz.
2266- Bir kimse, müvekkilinin izniyle bir başkasını ken-disi için vekil olarak tutarsa, hem müvekkil hem de birinci vekil o ikinci vekili azledebilirler. Hatta birinci vekil ölür veya vekâletten azledilirse, ikincinin de vekâleti batıl olur.
2267- Bir işi yapmak üzere birkaç kişi vekil tayin edilir ve her birinin işi tek başına yapmasına izin verilirse, vekillerden her biri [diğeriyle istişare etmeden] kendi başına söz konusu işi yapabilir. Bu durumda vekillerden birinin ölümü, diğerlerinin vekâletini bozmaz.
Ancak, hakkında vekil oldukları işi tek başlarına veya birlikte yapacaklarına dair bir şey söylenmez ve her birinin kendi başına yapabileceği de müvekkilin sözlerinden anlaşılmaz veya beraberce yapmaları şart koşulmuşsa, ve-killerin hiçbirisi tek başına o işe başlayamaz. Bu durumda eğer birlikte vekil tutulmuşlarsa, vekillerden birinin ölümü diğerlerinin de vekâletini bozar.
2268- Müvekkil veya vekilin ölmesi, yahut kesintisiz (=sürekli olarak) delirmesiyle vekâlet son bulur. Aralıklı deliren veya baygınlık geçiren kimsenin de farz ihtiyat gereği yaptığı [bütün] anlaşmalar geçerli sayılmamalıdır. Bunun gibi tasarrufuna vekil olduğu malın telef olmasıyla örneğin, satmak için vekil olduğu koyunun ölmesiyle de vekâlet son bulur.
2269- İnsan, bir işi yapmak üzere birisini vekil tayin eder ve karşılık olarak da ona bir şey vereceğini vadederse, işin tamamlanmasıyla kararlaştırılan miktarı vekile vermesi gerekir.
2270- Vekil tayin edilen kimse, yetkisine bırakılan malın korunmasında kusurlu davranmadığı ve de izin verilen tasarrufun dışında başka herhangi bir tasarrufta bulunmadığı hâlde tesadüf eseri o mal telef olursa, müvekkile bedelini ödemesi gerekmez.
2271- Eğer vekil, yetkisine bırakılan malın korunmasında kusurlu davranır veya izin verilen tasarrufun dışında başka bir tasarrufta bulunur ve sonuç olarak o mal da zâyi olursa, tazminat öder. Dolayısıyla, satılması üzere vekâleti verilen bir elbiseyi giyer ve elbise de telef olursa, bedelini müvekkile ödemesi gerekir.
2272- Vekil, malda kendisine izin verilen tasarrufun dışında başka bir tasarrufta bulunur örneğin, satılması istenen bir elbiseyi giyer ve daha sonra [telef olmadan önce] müvekkilin istediği tasarrufta bulunarak onu satarsa, [hakkında vekâlet verilen] bu tasarrufu sahih ve geçerlidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder