21 Temmuz 2012 Cumartesi

KIRAAT


978- Günlük farz namazların birinci ve ikinci rekâtlarında, önce Fatiha ve sonra tam olarak herhangi bir sure o-kunmalıdır.
979- Vakit dar olur veya surenin okunmamasını gerektiren mecburi bir durumla karşılaşılır meselâ, surenin okun-duğu takdirde hırsız veya yırtıcı hayvan veya başka bir şeyin insana zarar vermesi ihtimali söz konusu olursa, sure okunmamalıdır. Eğer acele bir iş olursa, sure okunmayabilir.
980- Kasıtlı olarak sure Fatiha'dan önce okunursa, na-maz batıl olur. Eğer yanlışlıkla sure Fatiha'dan önce okunur ancak farkına varılırsa, hatırlanılan yerden sure bırakılıp Fatiha ve daha sonra da sure baştan okunmalıdır.
981- Fatiha ve sure ya da onlardan biri unutulur ve rü-kûya varıldıktan sonra farkına varılırsa, kılınan namaz sa-hihtir.
982- Rükûya eğilmeden önce Fatiha ve surenin okunmadığı anlaşılırsa, okunması gerekir. Eğer sadece surenin okunmadığı anlaşılırsa, yalnız sure okunmalıdır. Fakat, yal-nız Fatiha okunmamış olursa, önce Fatiha daha sonra ikinci kez sure okunmalıdır. Eğer tam olarak rükûya eğilmeden önce Fatiha ve sure veya sadece Fatiha veya sadece surenin okunmadığı anlaşılırsa, ayağa kalkılıp biraz önce açıklandığı üzere onlar okunmalıdır.
983- Namazda 355 nolu hükümde açıklanan farz (=ti-lâvet) secdesi bulunan dört surenin biri kasıtlı olarak okunursa, namaz batıl olur.
984- Eğer yanlışlıkla farz (=tilavet) secdesi bulunan bir sure okunur; ancak secde ayetine yetişmeden farkına varılırsa, o sure bırakılıp yerine bir başka sure okunması gerekir. Secde ayeti okunduktan sonra farkına varılırsa, namazın arasında işaretle tilâvet secdesi yerine getirilmeli ve okunan sure ile yetinilmelidir.
985- Namazda secde ayetini işiten kimse, tilavet secdesini işaretle yaptığı takdirde namazı sahihtir.
986- Müstehap namazlarda surenin okunması gerek-mez. Hatta nezir yoluyla farz olan namazda da okunması şart değildir. Ancak "defin gecesi namazı" gibi kendine has suresi olan bazı müstehap namazlar kılınınca, o namazla ilgili düsturlar yerine getirilmek istendiği takdirde, söz konusu özel surenin okunması gerekir.
987- Cuma namazı ve cuma günü öğle namazında birinci rekâtta Fatiha'dan sonra Cuma Suresi'ni, ikinci rekâtte Fatiha'dan sonra Münafikûn Suresi'ni okumak müstehaptır. Fakat bunlardan biri okunmaya başlanırsa, farz ihtiyat gereği bırakılıp yerine bir başka sure okunamaz.
988- Eğer Fatiha'dan sonra İhlâs veya Kâfirûn Sureleri okunmaya başlanırsa, bırakılıp yerlerine bir başka sure o-kunamaz. Fakat cuma namazı ve cuma gününün öğle namazında unutularak Cuma ve Münâfikûn Sureleri yerine, söz konusu iki sureden biri okunmaya başlanırsa, yarısına yetişilmediği takdirde, bırakılıp yerlerine Cuma ve Münâfi-kûn Sureleri okunabilir.
989- Cuma namazı ve cuma günü öğle namazında bilerek İhlâs veya Kâfirûn Sureleri okunmaya başlanırsa, yarıya yetişilmeden önce farz ihtiyat gereği terk edilip yerlerine Cuma ve Münâfikûn Sureleri okunamaz.
990- Namazda İhlâs veya Kâfirûn Suresi'nden başka bir sure okunmaya başlanırsa, yarıya varılmadan önce bırakılıp yerine bir başka sure okunabilir.
991- Eğer surenin bir miktarı unutulur veya vaktin dar olması veya benzeri zorunlu bir neden yüzünden başlanılan sure bitirilemezse, yarıdan fazlası okunmuş olsa veya okunan sure İhlâs ve Kâfirûn sureleri olsa da bırakılıp yerine bir başka sure okunabilir.
992- Erkeğe sabah, akşam ve yatsı namazlarında Fatiha ve sureyi sesli okumak farzdır. Kadın ve erkeğe öğle ve ikindi namazlarında Fatiha ve sureyi yavaş okumak farzdır.
993- Erkek sabah, akşam ve yatsı namazlarında Fatiha ve surenin bütün kelimelerini, hatta son harflerini bile sesli okumaya dikkat etmelidir.
994- Kadın sabah, akşam ve yatsı namazlarında Fatiha ve sureyi sesli okuyabileceği gibi yavaş da okuyabilir. Fakat sesini nâmahrem duyacak olursa, farz ihtiyat gereği yavaş okumalıdır.
995- Eğer namazda sesli okunması gereken yerler, bilerek yavaş okunur veya yavaş okunması gereken yerler bilerek sesli okunursa, namaz batıl olur. Fakat unutkanlık ya da şer'î hükmü bilmeme sonucu böyle yapılırsa, kılınan namaz sahihtir. Fatiha ve sure okunurken bile yanlışlık yapıldığı anlaşılırsa, okunan kısmın ikinci defa okunması gerekmez.
996- Fatiha ve sure okunurken ses normalden daha faz-la yükseltilirse, meselâ bağırılarak okunursa, namaz batıl olur.
997- Yanlış okumamak için namazı öğrenmek gerekir. Hiç bir şekilde doğrusunu öğrenemeyen kimse, gücü yettiği şekilde kılmalıdır. Böyle bir kimsenin namazı cemaatle kılması, müstehap ihtiyattır.
998- Fatiha, sure ve namazın diğer şeylerini iyice bilme-yen fakat öğrenme gücüne sahip olan bir kimse, namaz vakti müsaitse, öğrenmelidir. Eğer vakit darsa, farz ihtiyat gereği, mümkün olduğu takdirde namazı cemaatle kılmalıdır.
999- Farz ihtiyat gereği, namazın farzlarını öğretmek karşılığında ücret alınmamalıdır. Müstehaplarını öğretmek için ücret alınmasının sakıncası yoktur.
1000- Eğer insan Fatiha ve surenin bir kelimesini bil-mez veya bilerek onu okumaz ya da "ض zâd" yerine "ظ za" okumak gibi bir harfin yerine başka bir harf okur veya "üstün" ve "esre" olmaması gereken yeri üstün ve esreyle okur veya şeddeyi okumazsa, namazı batıl olur.
1001- Bir kelimenin doğru okunduğu bilinir; ancak sonra yanlış okunduğu anlaşılırsa, namazın iade edilmesi, eğer vakit geçmişse kaza edilmesi gerekmez.
1002- Kelimenin son harekesini (yani üstün, ötre ve esresini) bilmediği takdirde öğrenmesi gerekir. Fakat üzerinde vakfetmenin caiz olduğu kelimeleri okurken devamlı vakfederse, harekesini öğrenmek gerekmez. Yine meselâ, kelimedeki bir harfin "sin" veya "sad" olduğunu bilmediği takdirde öğrenmesi gerekir. Eğer bunları iki veya fazla şekilde okursa, meselâ "İhdine's-sirat'el-mustekîm" cümlesinde "mustekîm" kelimesinin "s" harfini bir defa "ص sad" bir defa da "س sin" ile okursa, namazı batıl olur. Ancak (kıraat imamları tarafından) iki türlü kıraat edilmiş olur ve gerçeğe ulaşmak amacıyla kaç çeşit okunursa, sakıncası yoktur.
1003- Eğer kelimede, öncesi ötreli ve sonrası da hamze harfi olan "vav" harfi bulunursa ("سُوءٌ sûun" keli-mesinde olduğu gibi) vav harfinin medli yani "û" şeklinde uzatılarak okunması daha iyidir. Ayrıca bir kelimede, öncesi üstünlü ve sonrası da hamze harfi olan elif harfi olursa, ("جَاءَ câe" kelimesinde olduğu gibi) elif harfinin medli ya-ni "â" şeklinde uzatılarak okunması daha iyidir. Yine bir kelimede, öncesi esreli ve sonrası da hamze harfi olan "yâ" harfi olursa ("جِىءَ cîe" kelimesinde olduğu gi-bi- "ya" harfinin medli yani "î" şeklinde uzatılarak okunması, daha iyidir.
Eğer bu şekildeki "vav, elif ve yâ" harflerinden sonra hamze harfi yerine sakin yani esre, üstün ve ötresi olmayan bir harf olursa, yine bu üç harfin medli ve uzatılarak okun-ması, daha iyidir. Örneğin "وَلاَالضّاَلِّينَ=velezzâllîn" kelimesin-de eliften sonraki lâm harfi sakin olduğu için onun elifini medli ve uzatarak okumak daha iyidir.
1004- Namazda, hareke üzerinde vakfetmemek (=dur-mamak) ve sükun üzere bitiştirmemek müstehap ihtiyattır. "Hareke üzerinde vakfetmek"; kelimenin sonundaki üstün, esre veya ötrenin söylenip ancak, sonraki kelimeyle bitiştirilmemesi ve iki kelime arasında okunurken fasıla bırakılması demektir. Örneğin, "Errehmanirrehîm"de "Rehîm" kelimesinde "mim" harfinin esreli yani "Rehîmi" söylenip, ancak sonraki kelimenin bir miktar ara verilerek okunması gibi.
"Sükun üzere vasletmek (=bitiştirmek)"; bir kelimenin üstün, esre veya ötresinin söylenmeden bir sonraki kelimeyle bitiştirilmesine denir. Örneğin, "Errehmanirrehîm" derken "Rehîm" kelimesinin "mim" harfinin esresi yani "Rehîmi" söylenmeyip hemen "Maliki yevm-id dîn"le bitiştirilmesi gibi.
1005- Namazın üçüncü ve dördüncü rekâtında sadece Fatiha veya üç defa tesbihat-ı erbaa, yani üç defa:
 )سُبْحَانَ اللَّهِ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ وَ لاَ اِلَهَ اِلاَّ اللَّهُ وَاللَّهُ اَكْبَرُ(
"Subhanellahi ve'l-hemdu lillahi vela ilâhe illellahu vellahu ekber" okunabilir. Tesbihat-ı erbaa'nın bir defa söylenmesi de yeterlidir. Bir rekâtta Fatiha, öbür rekâtta tesbihat da okunabilir. Fakat her iki rekâtta da tesbihat okunması daha iyidir.
1006- Vakit dar olduğunda, tesbihat-ı erbaa'nın bir defa söylenmesi gerekir.
1007- Erkek ve kadına, namazın üçüncü ve dördüncü rekâtında Fatiha veya tesbihatı yavaş okumak, farzdır.
1008- Eğer üçüncü ve dördüncü rekâtta Fatiha okunursa, farz ihtiyat gereği onun Bismillah'ı da sessiz okun-malıdır.
1009- Tesbitahı öğrenemeyen veya doğru okuyamayan bir kimse, üçüncü ve dördüncü rekâtta Fatiha'yı okumalıdır.
1010- Namazın ilk iki rekâtında, son iki rekât olduğu sanılarak tesbihat okunur ve rükûya varılmadan önce anlaşılırsa, Fatiha ve surenin okunması gerekir. Eğer rükûda anlaşılırsa, namaz sahihtir.
1011- Namazın son iki rekâtında, ilk iki rekât olduğu sanılarak Fatiha okunur veya namazın ilk iki rekâtında son iki rekât olduğu sanılarak Fatiha okunursa, ister rükûdan önce anlaşılsın, ister rükûdan sonra, namaz sahihtir.
1012- Üçüncü ve dördüncü rekâtta Fatiha okumak istediği hâlde elinde olmaksızın tesbitah okumaya başlar veya tesbihatı okumak isterken elinde olmaksızın Fatiha'yı o-kumaya başlarsa, onu bırakıp okumak istediği Fatiha'yı veya tesbihatı okumalıdır. Fakat iradesiz olarak okuduğu şeyi âdet edinmiş olur ve kalbinin derinliklerinde de onu okumayı kastetmiş olursa, onu tamamlayabilir ve namazı sahihtir.
1013- Üçüncü ve dördüncü rekâtta tesbihat okumayı âdet edinmiş olan kimse, kasıtsız olarak Fatiha'yı okumaya başlarsa, onu bırakıp yeniden Fatiha'yı veya tesbihatı okuması gerekir.
1014- Üçüncü ve dördüncü rekâtta tesbihattan sonra, "Esteğfirullahe rebbî ve etûbu ileyh"[44] veya "Ellahummeğ-fir lî"[45] gibi sözlerle Allah'tan bağışlanma dilemek müs-tehaptır. Eğer Fatiha veya tesbihatın okunduğu sanılarak istiğfara başlanır ve sonra da Fatiha veya tesbihatın okunup okunmadığından şüpheye düşülürse, şüpheye itina e-dilmemelidir. Fakat rükûya eğilmeden önce ve istiğfar ile meşgul değilken Fatiha veya tesbihatın okunup okunmadığından şüpheye düşülürse, Fatiha veya tesbihatın okun-ması gerekir.
1015- Üçüncü veya dördüncü rekâtta rükûya gidilirken veya rükûya gidildikten sonra, Fatiha ve tesbihatın okunup okunmadığından şüpheye düşülürse, şüpheye itibar edilme-melidir.
1016- Bir ayet veya kelimenin doğru okunup okunmadığından şüpheye düşülürse, ondan sonraki şeye başlanma-mışsa, o ayet veya kelime doğru bir şekilde okunmalıdır. Ondan sonra rükün olan bir şeye başlanmışsa örneğin rü-kûya varıldıktan sonra surenin herhangi bir kelimesinin doğru ve yanlış okunduğundan şüpheye düşülürse, böyle bir şüpheye itibar edilmez. Eğer yapılmasına başlanılan şey rükün olmazsa, örneğin "Ellah'us-semed" söylenirken "Kul huvellahu ehed" ayetinin doğru ve yanlış okunduğundan şüpheye düşülürse, yine şüpheye itibar edilmeyebilir. Fakat ihtiyat edilerek o ayet veya kelime sahih bir şekilde tekrar söylenirse, sakıncası yoktur. Hatta birkaç kez şüpheye düşülürse, bir kaç kez tekrarlanabilir; ancak vesvese derecesine varılır ve yine okunursa, farz ihtiyat gereği namaz iade edilmelidir.
1017- Birinci rekâtta Fatiha'dan önce, "E‘ûzu billahi min'eş-şeyţan'ir-recîm"[46] ( اَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ ) denilmesi, öğle ve ikindi namazlarının birinci ve ikinci rekâtlarında besmelenin yüksek sesle söylenilmesi, Fatiha ve surenin kelimelerinin tane tane okunması, her ayetin sonunda vakfedilmesi yani okunan ayetin sonraki ayete bitiştirilmemesi, Fatiha ve sure okunurken manasına dikkat edilmesi, eğer namaz cemaatle kılınıyorsa imamın ve eğer tek başına münferiden namaz kılıyorsa kendisinin Fatiha'yı tamamladıktan sonra, "El-hemdu lillahi rebb'il-‘âlemîn" demesi, İhlâs Suresi okunduktan sonra bir, iki veya üç kez ( كَذَالِكَ اللَّهُ رَبِّى ) "Kezalikellahu Rebbî"[47] veya üç kez  (كَذَالِكَ اللَّهُ رَبُّنَا) "Kezalikellahu Rebbuna"[48] denilmesi, rükûdan önceki tekbirin ya da kunu-tun, sure okunduktan sonra biraz beklenip yerine getirilmesi, müstehaptır.
1018- Bütün namazlarda ilk rekâtta Kadir ve ikinci rekâtta İhlâs Suresi'ni okumak, müstehaptır.
1019- Bir günün namazlarının hiçbirisinde İhlâs Suresi'ni okumamak, mekruhtur.
1020- İhlâs Suresi'ni bir nefeste okumak, mekruhtur.
1021- Birinci rekâtta okunan surenin ikinci rekâtta da okunması mekruhtur. Ama İhlâs Suresi'nin her iki rekâtta da okunması, mekruh değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder