20 Temmuz 2012 Cuma

ORUCUN KEFFARETİ


1660- Ramazan orucunun keffareti üzerine farz olan kimse, bir köle azat etmeli veya bir sonraki hükümde açıklayacağımız şekilde iki ay oruç tutmalı veya altmış fakiri ya doyuracak kadar yedirmeli yahut her birine bir müd (yaklaşık 750 gr.) buğday, arpa ya da benzeri yiyecek maddelerini aynen vermelidir. Bunların hiçbirine gücü yetmeyen kimse, gücü yettiği miktar kadarıyla fakirleri doyurmalıdır. Eğer hiçbir şekilde yiyecek maddesi vermeye gücü yetmezse, en azından meselâ bir kere "Estağfirullah" diyerek, Allah-u Tealâ'dan mağfiret dilemelidir. Ancak farz ihtiyat gereği, istiğfar ettikten sonra keffareti ödemeye güç kazanırsa, keffareti yerine getirmesi gerekir.
1661- Ramazan orucunun keffaretini iki ay oruç tutarak ödemek isteyen kimse, onun otuz bir gününü peş peşe tutmalıdır; ama geride kalan diğer günlerin peş peşe olmamasında herhangi bir sakınca yoktur.
1662- Ramazan orucunun keffaretini iki ay oruç tutmakla yerine getirmek isteyen kimsenin peş peşe tutacağı otuz bir günün içinde, Kurban Bayramı gibi oruç tutulması haram olan bir günün bulunmaması gerekir [aksi takdirde keffaret orucuna başlayamaz].
1663- Eğer peş peşe tutacağı otuz bir gün dolmadan özürsüz olarak bir gün oruç tutmaz veya belirli bir adak gününün orucu gibi tutulması farz olan bir gün araya girecek şekilde oruca başlamış olursa, keffaret orucuna yeniden başlaması gerekir.
1664- Hayız, nifas, mecburi yolculuk gibi özürler sebebiyle peş peşe tuttuğu oruçları yarıda bırakan kişinin, keffa-ret orucuna yeniden başlaması gerekmez. Böyle bir kimse özrü bertaraf olunca, orucuna kaldığı günden devam eder.
1665- Oruçlu kimse orucunu haram bir şeyle batıl edecek olursa, ister o şey şarap ve zina gibi aslen haram olsun, ister hayız hâlindeyken kendi hanımıyla cinsel ilişki kurmak gibi başka bir sebepten dolayı haram olsun, [farz] ihtiyat gereği üzerine cem keffareti gerekir. Yani bir köle azat etmeli, iki ay oruç tutmalı ve altmış fâkiri ya doyurmalı veya onlardan her birine bir müd (=yaklaşık 750 gr.) buğday, arpa, ekmek veya benzeri bir şey vermelidir. Bunların üçünü birden yapmaktan âciz olan kimse, hangisine gücü yeterse onu yerine getirmelidir.
1666- Allah'a veya Peygamber'e (s.a.a) yalan isnatta bulunan oruçlu kimsenin üzerine, farz ihtiyat gereği önceki hükümde açıkladığımız cem keffareti farz olur.
1667- Ramazan ayının aynı gününde cinsel ilişki olayı bir kaç kere tekrarlanırsa, ilişki kuran kimsenin üzerine tek bir keffaret [yani keffaret türlerinden sadece biri] farz olur. Fakat [zina gibi] aslen haram olan bir yol ile cinsel ilişkide bulunursa, üzerine cem keffareti [yani keffaret çeşitlerinin üçü de] farz olur.
1668- Eğer aynı gün içinde cinsel ilişki dışında oruç bozma olayı bir kaç kere tekrarlanırsa, bunlardan dolayı tek bir keffaret ödemek yeterlidir.
1669- Önce haram yoldan cinsel ilişkide bulunup, sonra da kendi helâliyle ilişki kuran oruçlu kimse için yalnız bir cem keffareti, [yani keffaret çeşitlerinin üçünü de] ödemek yeterlidir.
1670- Su içmek gibi aslında helâl olan ve orucu bozan bir şeyle orucunu bozduktan sonra yenilmesi haram olan bir yiyecek gibi aslında haram olan ve orucu batıl eden başka bir iş yapan kimse için, tek bir keffaret ödemek yeterlidir.
1671- Oruçlu kimse geğirmek vasıtasıyla ağzına gelen bir şeyi kasten yutarsa, orucu batıl olur ve üzerine hem kaza, hem de keffaret gerekir. Ancak geğirdiğinde, eğer kan veya yenilebilir olmaktan çıkmış yiyecek maddesi gibi yenmesi haram olan bir şey ağzına gelir ve kasten onu yutarsa, üzerine kaza gerektiği gibi ihtiyat gereği cem keffareti de farz olur.
1672- Belli bir günde oruç tutmayı nezreden kimse, eğer o günün orucunu kasten bozarsa, bir köle azat etmeli veya peş peşe iki ay oruç tutmalı ya da altmış fakiri doyurmalıdır.
1673- Başkasının akşam olduğunu haber vermesi üzerine iftar eden kimse, sonradan akşam olmadığını anlarsa, [haber veren adil olmadığı takdirde] üzerine hem kaza, hem de keffaret gerekir. Fakat haber veren adil kimse olursa, sadece kaza gerekir.
1674- Orucunu bilerek bozan bir kimse, öğleden sonra veya keffaretten kurtulmak amacıyla öğleden önce yolculuğa çıkarsa, üzerine farz olan keffaret düşmez. Hatta böyle bir kimse için öğleden önce tesadüfen bir yolculuk söz konusu olsa bile, ihtiyat gereği keffaret ödemesi farzdır.
1675- Orucunu bilerek bozduktan sonra hayız, nifas veya hastalık gibi bir özürle karşılaşan kimseye keffaret farz olmaz.
1676- Ramazan ayının ilk günü olduğunu kesin olarak bildiği hâlde orucunu bilerek bozan kimse, eğer daha sonra o günün şaban ayının son günü olduğunu anlarsa, üzerine keffaret gerekmez.
1677- Ramazanın son günü mü yoksa şevval ayının ilk günü mü diye şüphelendiği bir günde orucunu bilerek bozan kimse, daha sonra şevval ayının ilk günü olduğunu anlarsa, üzerine keffaret farz olmaz.
1678- Oruçlu kimse, ramazan ayında oruçlu olan hanımıyla cinsel ilişkide bulununca, bakılır: Eğer hanımını bu işe mecbur etmişse, hem kendinin hem de hanımının keffaretini vermelidir. Fakat kadının kendisi de bu işe razı olmuş olursa, her birine birer keffaret farz olur.
1679- Eğer bir kadın oruçlu olan kocasını cinsel ilişkiye veya orucunu bozan başka bir işi yapmaya zorlarsa, üzerine kocasının keffareti farz olmaz.
1680- Oruçlu kimse, ramazan ayında oruçlu hanımıyla cinsel ilişkide bulununca, bakılır: Eğer erkek karısını çaresiz bırakacak bir şekilde bu işe zorlar, fakat daha sonra kadın ilişki esnasında bu işe razı olursa, erkek iki keffaret, kadın ise bir keffaret ödemelidir. Ama eğer kadın mecbur bırakılmasına rağmen bu işi kendi irade ve ihtiyarı ile yap-mış olursa, erkeğin hem kendi kefaretini, hem de karısının keffaretini ödemesi gerekir.
1681- Oruçlu olan bir kadın ramazan ayında uyuduğu hâlde, oruçlu olan kocası onunla cinsel ilişki kurarsa, kocasının üzerine tek bir keffaret farz olur; ama kadının orucu sahihtir ve bundan dolayı da keffaret gerekmez.
1682- Eğer erkek, hanımını cinsel ilişki dışında orucu bozan başka bir işe zorlarsa, kadının keffaretini ödemesi gerekmediği gibi kadının üzerine de keffaret farz olmaz.
1683- Yolculuk veya hastalık gibi bir sebepten ötürü oruç tutmayan kimse, oruçlu olan hanımını cinsel ilişkiye zorlayamaz; fakat zorladığı takdirde ihtiyat gereği kadının keffaretini ödemesi gerekir.
1684- İnsan, keffaretini yerine getirme hususunda ihmalkâr davranmamalıdır; ama hemen yerine getirmesi de gerekmez.
1685- Farz olan keffaret borcu birkaç yıl ödenmezse, üzerine bir şey eklenmez.
1686- Keffaret borcunu altmış fakire yiyecek maddesi vererek ödemesi gereken kimse, altmış fakirlere ulaşma imkânı olduğu takdirde onların her birine yaklaşık 750 gr. miktarında olan bir müdden fazla yiyecek maddesi vermemeli veya bir fakiri bir defadan fazla doyurmamalıdır. Fakat yiyecek maddelerini, nafakaları üzerine farz olan ailesinin fertlerine aynen vereceğinden veya onlara yedireceğinden emin olduğu bir fakire, ailesinin her biri için yaşları küçük olsa dahi birer müd vermesinin sakıncası yoktur.
1687- Ramazan orucunun kazasını tutmakta olan bir kimse, öğleden sonra orucunu kasten bozarsa, on fakire birer müd (yaklaşık 750 gr.) buğday ve benzeri yiyecek maddesi vermeli; bunu vermekten âciz olursa da, farz ihtiyat gereği üç gün peş peşe oruç tutmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder