21 Temmuz 2012 Cumartesi

TEYEMMÜM

Yedi yerde abdest ve gusül yerine teyemmüm edilmelidir:

Teyemmümü Mubah Kılan Birinci Durum

Abdest veya gusle yetecek kadar suyun temin edilmesinin mümkün olmaması.
648- İnsan bayındır yerlerde, abdest ve gusül suyu bulmak için ümitsizliğe kapılıncaya kadar aramalıdır. Çölde ise, dereli tepeli veya ağaçlık olması veya benzeri sebeplerle geçilmesi zor yerler olursa, eski zamanlar yayla atılan bir ok mesafesi kadar[36] dört tarafa su bulma amacıyla gidilmelidir. Su aranan yer böyle olmazsa, dört tarafa iki ok atımı mesafe kadar gidip su aramak gerekir.
649- Dört taraftan bazısı düzlük ve diğer bazısı dereli tepeli olur veya oralardan geçmek zor olursa, düzlük olan tarafta iki ok atımı ve böyle olmayan tarafta ise, bir ok atımı gidilip su aranması gerekir.
650- Su olmadığı kesin olarak bilinen tarafta, su aramak gerekmez.
651- Namaz vakti dar olmaz ve su aramak için vakit müsait olursa, su aranması gereken mesafeden biraz uzakta su olduğu kesin olarak bilinir ve herhangi bir engel ve zorluk söz konusu olmazsa, su bulmak amacıyla oraya gidilmelidir. Ancak uzakta su olduğu sanılırsa, oraya gidilmesi gerekmez. Ama eğer su bulunacağına kanaat getirilirse, oraya gidilmelidir.
652- Bizzat insanın kendisinin su araması gerekmez. Sözüne güvendiği birisini de gönderebilir; bu durumda bir kişi, bir kaç kişi tarafından da su aramaya gidebilir.
653- Eğer kendi yolculuk eşyasının içinde, evde veya kafilede su olduğuna ihtimal verirse, suyun olmadığından emin oluncaya veya bulunmasından ümitsizliğe düşünceye kadar araması gerekir.
654- Namaz vakti girmeden su arar; ancak bulamaz ve namaz vakti girinceye kadar orada kalırsa, yeniden su araması gerekmez.
655- Namaz vakti girdikten sonra su aramaya koyulur ve su bulamazsa ve öbür namaz vaktine kadar orada kalırsa, tekrar aramak gerekmez.
656- Yırtıcı hayvan tehlikesinden korkar veya su aramak tahammül edemeyeceği kadar zor olur veya namaz vakti, hiçbir şekilde su arayamayacağı kadar dar olursa, su aramak gerekmez. Ama bir miktar aramak imkanı olursa, o kadar aranması gerekir. Eğer kendi can veya malına bir zarar dokunacağından korkarsa, su aramaya gitmemelidir. Ama zayi olma ihtimali verilen mal ona göre önemsenmeyecek kadar az olur ve başka bir korku da söz konusu olmazsa, su araması gerekir.
657- Namaz vakti dar oluncaya dek su aramaya git-mezse, günah işlemiş olur; ama teyemmümle kıldığı namaz sahihtir.
658- Su bulamayacağından emin olan bir kimse, su aramaz ve teyemmümle namaz kılar; ancak namazdan sonra aradığı takdirde su bulunacağını anlarsa, namazı batıldır.
659- Su arayıp bulamadıktan sonra teyemmümle namaz kılar; ancak namazdan sonra, aradığı yerde suyun var olduğunu anlarsa, namazı sahihtir.
660- Namaz vakti girdikten sonra abdestli olur ve ab-destini bozacak bir şey yaptığında yeniden abdest alamayacağını bilirse, zararı ve meşakkati olmadan abdestini koruyabildiği takdirde, abdestini bozmamalıdır. Yine kendisi veya iki adil şahidin haber vermesi üzerine su bulamayacağını bilirse, aynı hüküm geçerlidir. Hatta su bulamayacağına dair yerinde bir ihtimal verirse, farz ihtiyat gereği ab-destini bozmaması gerekir.
661- Namaz vaktinden önce abdestli olur ve abdestini bozduğu takdirde su bulamayacağını bilir veya yerinde sayılır bir ihtimal verir yahut bunu iki adil şahit bildirirse, zararı ve meşakkati olmadan abdestini koruyabileceği takdirde farz ihtiyat gereği, abdestini bozmamalıdır.
662- Yalnızca abdest veya guslüne yetecek kadar suyu olan kimse onu döktüğünde su bulamayacağını bilir veya bunu iki adil şahit bildirirse, namaz vakti girmişse, onu dökmesi haramdır. Farz ihtiyat gereği, namaz vakti girmeden önce de onu dökmemelidir. Hatta bu görüşün, güçlü olmadığı söylenemez. Suyu döktüğü takdirde, başka su bulamayacağına dair yerinde bir ihtimal verirse, farz ihtiyat gereği, namaz vaktinden önce de onu dökmemelidir.
663- Su bulamayacağını bilir veya iki adil şahit bildirirse, namaz vakti girdikten sonra abdestini bozar veya yanında bulunan suyu dökerse, günah işlemiş olur ve teyemmümle kıldığı namaz sahihtir. Ancak müstehap ihtiyat gereği, namazı kaza etmelidir.

Teyemmümü Mubah Kılan İkinci Durum

664- İhtiyarlık sebebiyle veya hırsız, yırtıcı hayvan ve benzeri bir şeyden korku veya kuyudan su çekebilmek için gerekli aletlerin bulunmaması yüzünden suya ulaşılmazsa, teyemmüm edilmelidir. Su bulmak veya onu kullanmak, halkın tahammül edemeyeceği kadar meşakkati gerektiriyorsa, yine aynı hüküm geçerlidir.
665- Kuyudan su çekebilmek için kova, ip ve benzeri aletler gerekir ve onları satın almaya veya kiralamaya mecbur olursa, fiyatı normalin bir kaç misli fazla olsa da, temin etmesi gerekir. Yine kaç kat fazlasıyla satılmakta olan suyu da satın alması gerekir. Ancak bunları almak için gereken para, maddi durumuna zarar verecek miktarda olursa, satın alması farz olmaz.
666- Su elde etmek için borç almak zorunda kalırsa, borçlanmalı; ama borcunu ödeyemeyeceğini bilen veya zanneden kimsenin borçlanması farz değildir.
667- Meşakkati olmadığı takdirde, suya ulaşmak için kuyu kazmak gerekir.
668- Bir kimse minnet bırakmadan insana bir miktar su bağışta bulunursa, kabul etmelidir.

Teyemmümü Mubah Kılan Üçüncü Durum

669- Su kullandığı takdirde kendi canına ait korkusu olur veya su kullanma sonucu hastalanmaktan ya da bir kusur meydana geleceğinden veya hastalığının uzayacağından, artacağından veya tedavisinin güçleşeceğinden korkarsa, teyemmüm etmelidir. Ama sıcak suyun ona zararı olmazsa, onunla abdest almalı veya gusletmelidir.
670- Suyun kendisi için zararlı olacağından emin olması gerekmez. Zararlı olacağına dair ihtimal verir ve bu da halkın nazarında yerinde bir ihtimal sayılır ve verdiği bu ihtimal sonucu korkuya kapılırsa, teyemmüm etmelidir.
671- Göz hastalığına yakalanan kimseye su zararlı ise, teyemmüm etmelidir.
672- Suyun zararlı olacağından emin olan veya korkan kimse, teyemmüm eder ve namazdan önce suyun kendisi için zararlı olmadığını anlarsa, teyemmümü batıl olur. Eğer namazdan sonra anlarsa, namazı sahihtir.
673- Suyun kendisi için zararlı olmadığını bilir; ancak gusül veya abdest aldıktan sonra, suyun zararlı olduğunu anlarsa, almış olduğu gusül ve abdest sahihtir.
674- Bulunan su, abdest veya gusle harcandığı takdirde kendisinin, aile ve çocuklarının, arkadaşının veya erkek ve kadın hizmetçi gibi onunla ilintili olanların susuzluktan öleceğinden veya hastalanacağından veya dayanılması zor olacak bir şekilde susayacaklarından korkarsa, abdest ve gusül yerine teyemmüm etmelidir. Yine at ve katır gibi normalde yemek için kesilmeyen hayvanın susuzluktan helak olacağından korkarsa, hayvan kendisinin olmasa da, suyu ona verip teyemmüm etmelidir. Aynı şekilde, canının korunması farz olan bir kimsenin su verilmediği takdirde ölme tehlikesi olursa, aynı hüküm geçerlidir.
675- Abdest veya gusül için bulundurduğu temiz sudan başka, kendisi ve onunla ilintili olanların içeceği kadar necis su da olursa, temiz suyu içmek için ayırmalı ve teyemmümle namaz kılmalıdır. Ama suyu, hayvana vermek isterse, necis suyu vermeli ve temiz suyla abdest ve gusül almalıdır.

Teyemmümü Mubah Kılan Beşinci Durum

676- Beden veya elbisesi necis olan bir kimsenin az miktarda suyu olur ve bununla abdest aldığı veya guslettiği takdirde, beden veya elbisesini yıkamaya su kalmazsa, suyu beden veya elbisesini yıkamada kullanmalı ve teyemmümle namaz kılmalıdır. Ama üzerine teyemmüm edilecek bir şeyi bulunmazsa, suyu, abdest veya gusül için kullanmalı ve necis beden veya elbiseyle namaz kılmalıdır.

Teyemmümü Mubah Kılan Altıncı Durum

677- Kullanılması haram olan su veya kaptan başka su veya kap bulunmazsa -meselâ, su veya kap gasp edilmiş olur ve ondan başka su veya kap da bulunmazsa- abdest veya gusül yerine teyemmüm etmelidir.

Teyemmümü Mubah Kılan Yedinci Durum

678- Vaktin dar olması yüzünden abdest veya gusül alındığı takdirde, namazın tamamı veya bir kısmı, vakitten sonra kılınacak olursa, teyemmüm edilmelidir.
679- Kasıtlı olarak namazını abdest veya gusle yetecek kadar vakit kalmayıncaya dek geciktirirse, günah işlemiş olur; ama teyemmümle kıldığı namaz sahihtir. Ancak müs-tehap ihtiyat gereği, o namazın kazasını kılmalıdır.
680- Abdest aldığı veya guslettiği takdirde namaza yetecek kadar vakit kalıp kalmayacağından şüpheye düşen kimse, teyemmüm etmelidir.
681- Vakit darlığı yüzünden teyemmüm eden kimsenin namazdan sonra, elinde bulunan su elinden çıkarsa, teyem-mümünü bozacak bir şey yapmasa bile görevi teyemmüm etmekse, yeniden teyemmüm etmelidir.
682- Suyu olan kimse, vaktin dar olması yüzünden teyemmümle namaz kılmaya başlar ve namaz esnasında mevcut olan su zâyi olursa, sonraki namazları o teyemmümle kılabilir.
683- Abdest alacak veya gusledecek ve namazları da ikamet ve kunut gibi müstehap amelleri yapmaksızın kılabilecek kadar vakit olursa, gusül veya abdest almalı ve namazı müstehap amelleri yapmaksızın kılmalıdır. Hatta Fatiha'dan sonra bir sure okuyacak kadar vakit olmasa bile, gusül veya abdest alıp namazı sure okumadan kılmalıdır.

ÜZERİNE TEYEMMÜM EDİLEN ŞEYLER

684- Temiz oldukları takdirde toprağa, çakıla, keseğe ve taşa, teyemmüm etmek sahihtir; tuğla ve testi gibi pişmiş çamur üzerine de teyemmüm edilir.
685- Kireç taşı, alçı taşı, mermer taşı, siyah mermer taşı ve sayir taş türleri üzerine teyemmüm edilir. Akik ve firuze taşı gibi cevherler üzerine edilen teyemmüm batıldır. Farz ihtiyat gereği, önceki hükümde açıklanan toprak ve üzerine teyemmüm edilebilen şeylerden biri var olduğu takdirde, yanmış kireç ve alçıya teyemmüm edilmemelidir. Toprak ve benzeri şeyler bulunmaz, alçı veya kireç üzerine yahut da toz veya çamur üzerine teyemmüm etmek zorunda kalırsa, hem toz ve hem çamura veyahut hem yanmış kireç ve hem alçıya teyemmüm etmelidir.
686- Toprak, çakıl, kesek ve taş bulunmazsa, elbise, yaygı veya benzeri şeyler üzerinde bulunan toz toprağa teyemmüm edilmelidir. Elbise ve yaygının arasında bulunan toza teyemmüm edilmez; ancak ilk önce vurularak toz elbise üzerine çıkarılırsa, teyemmüm yapılabilir. Eğer toz bulunmazsa, çamura teyemmüm edilir. Çamur da bulun-mazsa, müstehap ihtiyat gereği, namaz teyemmümsüz kılınır ve sonradan ihtiyat gereği, kaza edilir.
687- Yaygı ve benzerinin silkelenmesiyle toprak elde edilebilecek olursa, tozla teyemmüm etmek batıldır ve yine çamur kurutularak toprak elde edebilecek olursa, çamurla teyemmüm batıldır.
688- Suyu olmayıp yanında kar veya buz bulunan kimse, mümkün olduğu takdirde onu eritmeli ve onunla abdest veya gusül almalıdır. Bu mümkün olmazsa ve üzerine teyemmüm edilecek bir şey de bulunmazsa, müstehap ihtiyat gereği, namaz abdestsiz ve teyemmümsüz kılınmalı ve farz ihtiyat gereği, daha sonra kaza edilmelidir.
689- Toprak ve çakıl, üzerine teyemmüm edilmeyen saman ve benzeri bir şeyle karışık olursa, onunla teyemmüm edilmez. Ama üzerine teyemmüm edilmeyen şey, toprak ve çakıl içinde yok sayılacak kadar az olursa, onunla teyemmüm edilebilir.
690- Üzerine teyemmüm edilen bir şey bulunmazsa, mümkün olduğu takdirde, satın alınarak veya benzeri bir yolla temin edilmelidir.
691- Çamur duvara teyemmüm edilebilir. Müstehap ihtiyat gereği, kuru toprak veya yer bulundukça, nemli toprak ve zemine teyemmüm edilmemelidir.
692- Üzerine teyemmüm edilecek şey, pak olmalıdır. Eğer üzerine teyemmüm edilecek temiz bir şey bulunmaz-sa, namaz farz olmaz; ama kazasının kılınması gerekir.
693- Bir şeyin, kesin olarak üzerine teyemmüm edilebilir şeylerden olduğu bilinir ve ona teyemmüm edilir; ancak daha sonra, onunla teyemmüm etmenin doğru olmadığı anlaşılırsa, o şekilde kılınan namazların iade edilmesi gerekir.
694- Üzerine teyemmüm edilen şeyin gasp edilmemiş olması gerekir.
695- Gasp edilmiş alanda alınan teyemmüm, batıl değildir. Meselâ, kendi mülkünde iki elini toprağa vurur, daha sonra izinsiz başka birinin mülküne girer ve orada ellerini alnına sürerse, yaptığı teyemmüm batıl olmaz.
696- Teyemmüm edilen yerin gasp edilmiş olduğunu bilmez veya unutursa, unutan kimse gasp edenin kendisi de olsa, teyemmüm sahihtir.
697- Gasp edilmiş bir yerde hapsedilen kimse, su ve toprak gasp edilmiş olduğu takdirde, teyemmümle namaz kılmalıdır.
698- Üzerine teyemmüm edilen şeyin, elde toplanacak tozu olması müstehaptır. Üzerine eller vurulduktan sonra tozların dökülmesi için elleri silkelemek de müstehaptır.
699- Çukur yere, yol toprağına ve üzerini tuz kaplamamış olan tuzlaya teyemmüm etmek mekruhtur. Eğer üzerini tuz kaplamış olursa, teyemmüm batıl olur.

TEYEMMÜMÜN NİTELİĞİ

700- Teyemmümde dört şey farzdır:
1) Niyet etmek.
2) İki elin içini birlikte üzerine teyemmüm edilen bir şeyin üzerine vurmak.
3) İki elin içini bütün alna ve iki tarafına, kılların çıktığı yerden kaşlara ve burnun üst kısmına kadar çekmek. Farz ihtiyat gereği eller, kaşların üzerinden de çekilmelidir.
4) Sol elin iç tarafını sağ elin üstünün tamamına ve daha sonra sağ elin iç tarafını sol elin üstünün tamamına çekmek.
701- Gusül yerine yapılan teyemmümle abdest yerine yapılan teyemmümün farkı yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder