121- Bir şeyin necis olduğu üç yolla anlaşılır:
1) İnsanın kendisinin yâkin etmesiyle. Eğer bir şeyin necis
olduğuna dair zannı olursa (=büyük ihtimal
verirse) kaçınması gerekmez. Buna göre lâubâli, necislik ve temizliği
gözetmeyen insanların yemek yediği kahvehane ve lokantalarda verilen yemeğin
necis olduğuna dair kesin bilgi olmazsa, orada yemek yemenin sakıncası yoktur.
2) Bir kimsenin elinde bulunan şeyin necis olduğunu
söylemesiyle. Meselâ, insanın hanımı ya da hizmetçisinin, elinde bulunan kap
veya başka bir şeyin necis olduğunu söylemesi gibi.
3) İki âdil erkeğin bildirmesiyle. Bir âdil kişi bile bir
şeyin necis olduğunu söylerse, farz ihtiyat gereği ondan ka-çınılmalıdır.
122- Bilgisizliği yüzünden bir şeyin meselâ,
haramdan cünüp olan kimseden çıkan terin pak veya necis olduğunu bilmezse,
konunun hükmünü sorup öğrenmesi gerekir. Ama hükmü bildiği hâlde bir şeyin pak
veya necis olduğunda şüpheye düşerse, meselâ kanın necis olduğunu bilir de bir
şeyin kan olup olmadığında ya da insan kanı veya sivri sinek kanı olduğundan
şüpheye düşerse, o şey paktır.
123- Önceden necis olan bir şeyin sonradan
temizlenip temizlenmediğinden şüpheye düşülürse, necis olduğuna hükmedilir ve
önceden pak olan bir şeyin sonradan necis olup olmadığından şüpheye düşülürse
pak olduğuna hükmedilir. Hatta necis veya pak olduğunu araştırıp öğrenme imkanı
olsa bile, araştırması gerekmez.
124- Kullandığı iki kaptan veya giydiği iki
elbiseden birinin necis olduğunu bilir, ancak hangisi olduğunu bilmezse, her
ikisinden de sakınması gerekir. Hatta eğer meselâ, iki elbiseden birinin necis
olduğunu bilir, ancak bunun kendi elbisesi mi, yoksa başkasının malı olup hiç
kullanmayacağı elbise mi olduğunu bilmezse, yine gerekli olmasa da, ihtiyat
gereği kendi elbisesinden kaçınmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder