1694- Deli olan bir adamın, kendine gelip
iyileşince, delilik zamanında tutmadığı oruçları kaza etmesi farz değildir.
1695- Kâfir birisi Müslüman olursa, kâfirlik
döneminin oruçlarını kaza etmesi gerekmez. Ancak Müslüman olan birisi kâfir
olur ve sonra yeniden Müslüman olursa, kâfirlik döneminde tutmadığı oruçların
kazasını yerine getirmelidir.
1696- Tedavi amacıyla yediği bir şeyin etkisi
sonucu sarhoş olsa bile, sarhoşluk nedeniyle tutmadığı oruçları kaza etmesi gerekir. Hatta bir kimse, oruca niyet
ettikten sonra sar-hoş olur ve sarhoşluk hâlinde kendine gelip iyileşinceye
kadar da oruca aykırı olan bir iş yapmazsa, farz ihtiyat gereği o günün orucunu
tamamlamalı ve sonradan da kaza etmelidir.
1697- Mazeretli olduğu için birkaç gün ramazan
orucunu tutmayan kimse, sonradan özrünün ne zaman bertaraf olduğunda şüpheye
düşerse, orucunu tutmadığı günler hususunda ihtimal verdiği en az miktarı kaza
edebilir. Meselâ, ramazandan önce yolculuğa çıkan bir kimse, ramazanın beşinci
veya altıncı gününün hangisinde yolculuktan döndüğünü bilmezse, beş günü kaza
etmekle yetinebilir. Yine özrünün ne zaman ortaya çıktığını bilmeyen kimse de
sayı bakımından ihtimal verdiği en az miktarı kaza edebilir. Meselâ, ramazan
ayının sonlarında yolculuğa çıkan ve ramazandan sonra dönen kimse, ramazanın
yirmi beşinde mi yoksa yirmi altısında mı yolculuğa başladığından şüphe ederse,
şüphesinin az tarafını yani [yirmi altısından hesaplayarak] beş günü kaza
edebilir.
1698- Birkaç ramazandan orucu kazaya kalan
kimse, bunlardan hangisini önce isterse tutabilir; sakıncası yoktur. Ancak,
eğer son ramazanın kazası için vakit dar olursa, meselâ, son ramazandan beş gün
orucu kazaya kalmış olur ve sonraki ramazana da beş gün kalmış olursa, önce son
ramazanın kazasını tutmalıdır.
1699- Birkaç ramazandan orucu kazaya kalan
kimse, niyet ederken tuttuğu orucun hangi ramazanın kazasına ait olduğunu
belirtmezse, ilk ramazanın kazası olarak sayılır.
1700- Ramazan orucunun kazasını tutmakta olan
kimse, kaza etmek için vakti dar olmazsa, öğleden önce orucunu bozabilir.
1701- Ramazan orucunu kaza etmeden ölen kimsenin
adına oruç tutan kimse, farz ihtiyat gereği orucu öğleden sonra bozmamalıdır.
1702- Hastalık, hayız veya nifas nedeniyle
ramazan orucunu tutmayan ve ramazan ayı çıkmadan ölen kimsenin adına, bu
oruçların kaza edilmesi gerekmese de kaza edilmesi müstehaptır.
1703- Ramazan ayında hastalanıp, oruç tutamayan
kim-senin hastalığı sonraki ramazana kadar devam ederse, üzerine kaza
gerekmez; ama her bir güne karşılık fidye (yani yaklaşık 750 gr. olan) bir müd
buğday veya arpa gibi yiyecek maddelerinden fakire vermesi gerekir. Fakat orucu
tutmamasının sebebi, yolculuk gibi başka bir özürden ötürü olur ve bu özrü de
gelecek ramazana kadar devam ederse, tutmadığı oruçları sonradan kaza etmeli ve
müstehap ihtiyat gereği de her bir güne karşılık yaklaşık 750 gr. ağırlığında olan
yiyecek maddesi fakire vermelidir.
1704- Hastalık nedeniyle ramazan orucunu
tutmamış olan kimse, ramazandan sonra iyileşir fakat gelecek ramazana kadar
devam eden başka bir özrün çıkmasıyla oruçları kaza edemezse, [ikinci
ramazandan sonra] tutmadığı oruçları kaza etmelidir. Yine, ramazan ayında
[yolculuk gibi] hastalıktan başka bir özürle karşılaşması sonucu [ramazan
orucunu tutmayan kimse,] eğer ramazandan sonra bu özrü ortadan kalkar; ama
gelecek ramazana kadar süren bir hastalık nedeniyle oruçlarını kaza etmezse,
tutmadığı oruçları kaza etmesi gerekir.
1705- Bir özür nedeniyle ramazan ayında oruç
tutmayan kimsenin özrü ramazandan sonra bertaraf olduğu hâlde kasten sonraki
ramazana kadar kaza oruçlarını tutmazsa, bu oruçları sonradan kaza etmeli ve
her gün için de fidye yani yaklaşık 750 gr. ağırlığında buğday, arpa veya
benzeri bir şeyi fakire vermelidir.
1706- Orucun kazasında ihmal gösterip vakit
daralıncaya kadar kaza orucunu tutmaz ve bu vakitte de bir özürle karşılaşırsa,
sonradan bu oruçları kaza etmeli ve her gün için yaklaşık 750 gr. ağırlığında
buğday, arpa veya benzerlerini fakire vermelidir. Hatta [kaza etmeye elverişli
bir vakit içinde] özrü olan kimse, özrünün bertaraf olunca kaza orucunu tutmayı
kararlaştırır; ama kaza etmeden vakit darlığında ikinci bir özürle
karşılaşırsa, oruçlarını kaza etmesi gerektiği gibi farz ihtiyat gereği her gün
için fakire yaklaşık 750 gr. ağırlığında yiyecek maddesi de vermelidir.
1707- Hastalığı birkaç yıl devam ede kimsenin
eğer iyileştikten sonra gelecek ramazana kadar kaza orucu tutabilecek kadar
vakti olursa, bu durumda sadece son ramazandan kazaya kalan oruçları tutması
gerekir; önceki yıllardan kazaya kalan oruçların her bir günü için ise, fidye
olarak fakire yaklaşık 750 gr. buğday, arpa veya benzeri gıda maddesi
vermelidir.
1708- Her gün için fidye (yani yaklaşık 750 gr.
yiyecek maddesi) vermesi gereken kimse, birkaç günün kefaretini [fidyesini] tek
bir fakire verebilir.
1709- Ramazan orucunun kazasını birkaç yıl
geciktiren kimse, hem bu kaza oruçları tutmalı, hem de her gün için fakire
fidye vermelidir.
1710- Bir kimse, ramazan orucunu bilerek
tutmazsa, üzerine hem kaza, hem de keffaret yani bir köle azat etmek veya
altmış fakiri doyurmak veya iki ay oruç tutmak gerekir. Eğer o orucun kazasını
gelecek ramazana kadar tut-mazsa, ayrıca her gün için fakire yaklaşık 750 gr.
buğday veya arpa gibi yiyecek türü bir şey de vermesi gerekir.
1711- Ramazan orucunu bilerek tutmayan bir
kimse, aynı günde orucu bozan şeylerden birini mükerrer yapar, meselâ birkaç
defa cinsel ilişki kurarsa, [oruç tutmadığından dolayı sadece] tek bir keffaret
ödemesi yeterlidir.
1712- Daha önce 1390. hükümde açıkladığımız
üzere, babanın ölümünden sonra kazaya kalan namaz ve oruçlarını büyük erkek
evladının yerine getirmesi farzdır. Fakat annenin oruçlarını kaza etmek, büyük
erkek evladın üzerine farz değildir.
1713- Üzerinde adak orucu gibi ramazan orucundan
başka farz bir orucu kazaya kalan baba, eğer bunu kaza et-meden ölürse, büyük
erkek evladı onu babasının adına kaza etmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder