1533- İnsanın ölümünden sonra, hayatta iken
yerine getirmediği namaz ve diğer ibâdetleri için ecîr yani ücret karşılığı
onları yapması için birisi naip tutulabilir. Birisi onları ücretsiz yapacak
olursa, sahihtir.
1534- İnsan dirilerden taraf bazı müstehap işlerde
örneğin, Hz. Resulullah'ın ve Ehlibeyt İmamlarının (hepsine selâm olsun)
türbelerini ziyaret etmek için ecîr olabilir. Ayrıca müstehap bir iş yapılıp
sevabı ölülere veya dirilere hediye edilebilir.
1535- Ölmüş bir kimsenin kaza namazları için
ecîr tutulan, müçtehit olmalı veya namazla ilgili hükümleri doğru taklit etmiş
bulunarak bilmelidir.
1536- Ecîr (naip), niyet ederken ölüyü
belirtmelidir; a-ma ismini bilmesi gerekmez. "Kendisine ecîr olduğum kimse
tarafından namaz kılıyorum" diye niyet ederse yeterlidir.
1537- Ecîr, kendisini ölü yerine bırakmalı ve
onun ibâdetlerini kaza etmelidir. Bir ameli yapar ve sevabını ölüye hediye
ederse, bu yeterli olmaz.
1538- Namazı sahih olarak kılacağına güvenilen
kimse ancak ecîr tutulabilir.
1539- Ölen birisinin namazları için bir
başkasını ecîr tutan kimse, ecîrin amelleri yerine getirmediğini veya batıl
olarak yerine getirdiğini anlarsa, ikinci defa ecîr tutmalıdır.
1540- Eğer ecîrin amelleri yapıp yapmadığından
şüphe edilirse, o yaptım bile dese, tekrar ecîr tutulmalıdır. Ama ecîrin
yaptığı amelin sahih olup olmadığından şüphe edilirse, ecîr tutmak gerekmez.
1541- Özrü olup örneğin oturarak namaz kılan
kimse, ölünün namazları için ecîr tutulamaz. Hatta farz ihtiyat gereği,
teyemmüm veya cebire abdesti alarak namaz kılan kimse de, ecîr tutulmamalıdır.
1542- Erkek kadın için, kadın da erkek için ecîr
tutulabilir. Namazların sesli ve sessiz kılınması hususunda, ecîr kendi
vazifesine göre hareket etmelidir.
1543- Ölünün namazlarının tertiple kaza edilmesi
ge-rekmez. Ölen kimsenin kendi kaza namazlarının sırasını bildiğini bilseler
bile fark etmez.
1544- Ecîre, ameli özel şekilde yapması şart
koşulursa, şarta uyarak ameli yapması gerekir. Şart koşulmazsa, ameli kendi
vazifesine uygun yapmalıdır. Fakat kendisinin ve ölünün vazifesinden hangisi
ihtiyata daha uygunsa, ona amel etmesi müstehap ihtiyattır. Meselâ ölünün
vazifesi, tesbi-hât-ı erbaa'yı üç defa, kendi vazifesi ise bir defa söylemek
olursa, üç defa söylesin.
1545- Ecîrle namazı hangi müstehaplarla
birlikte kılması kararlaştırılmazsa, genelde yapılan müstehaplar yapılmalıdır.
1546- Ölü, kazaya bıraktığı namazların tertibini
biliyormuşsa, o namazlar için birkaç ecîr tutulmak istenirse, her birine ayrı
bir vakit tayin etmek gerekmez.
1547- Bir kimse, bir sene içinde ölünün
namazlarını kılmak için ecîr olur ve sene tamamlanmadan ölürse, yerine
getirilmediği bilinen namazlar için başka bir ecîr tutulmalıdır. Farz ihtiyat
gereği, yerine getirilmediğine ihtimal verilen namazlar için de ecîr
tutulmalıdır.
1548- Bir ölünün namazları için ecîr tutulan
kimse, ücretin hepsini alır ve namazları kılıp bitirmeden ölürse, "bütün
namazları ecîrin kendisi kılmalıdır" diye şart koşulmuşsa, kılınmayan
namazların karşılığı onun malından ölünün velisine verilmelidir. Meselâ, eğer
namazın yarısı kılınmamışsa, alınan paranın yarısı onun malından alınıp ölünün
velisine verilmelidir. Eğer ecîrin kendisinin yapması gerektiğine dair herhangi
bir şart koşulmamışsa, vârislerin ölünün geriye bıraktığı maldan ecîr tutmaları
gerekir ve eğer geriye bir mal bırakmamışsa, mirasçılara bir şey farz olmaz.
1549- Ölünün namazlarını bitirmeden önce ölen
ecîrin kendisinin de kaza namazı olursa, geriye bıraktığı maldan, ecîr
tutulduğu ve yerine getiremediği namazlar için ecîr tutulmalıdır. Eğer bir şey
artarsa, vasiyet etmiş olur ve mirasçılar da izin verirlerse, kazaya kalan
namazlarının hepsi için ecîr tutulur. Eğer izin vermezlerse, malının üçte biri
kendi namazları için harcanır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder