21 Temmuz 2012 Cumartesi

RÜKÛ


1022- Her rekâtta, kıraatten sonra eller diz kapaklarına kavuşacak şekilde eğilmek gerekir; bunun adına "rükû" denir.
1023- İnsanın rükû miktarı eğilip ancak ellerini dizlerine koymamasının sakıncası yoktur.
1024- İnsan normal olmayan bir şekilde rükû yaparsa, meselâ sağa veya sola eğilirse, elleri dizlerine kavuşsa bile, sahih değildir.
1025- İnsan, rükû niyetiyle eğilmelidir. Eğer başka bir maksatla, meselâ, bir haşereyi öldürmek için eğilirse, o rükû sayılmaz. Doğrulup tekrar rükû için eğilmesi gerekir ve bu ameli vasıtasıyla fazla rükün yapılmış sayılmaz; sonuç olarak da namaz batıl olmaz.
1026- İnsanın kolu veya dizi diğerlerinin kolu ve diziyle farklı olursa, meselâ, kolu uzun olur ve birazcık eğilince dizlerine yetişir veya dizleri, normal insanlarınkinden daha aşağı olur ve ellerini dizlerine ulaştırması için çok eğilmesi gerekirse, normal seviyede eğilmesi gerekir.
1027- Oturarak rükû yapan kimsenin, yüzü dizlerine paralel olacak derecede eğilmesi gerekir. Yüzü, secde yerine yaklaşıncaya kadar eğilmesi, daha iyidir.
1028- Rükûda hangi zikir söylenirse yeterlidir. Ama farz ihtiyat gereği, üç defa( سُبْحَانَ اللَّهِ ) "Subhanellah" veya bir defa  ( سُبْحَانَ رَبِّىَ الْعَظِيم وَ بِحَمْدِهِ )"Subhane rebbiye'l-‘ezîmi ve bihemdih" zikrinden daha az olmamalıdır.
1029- Rükûda söylenen zikir peş peşe ve sahih Arapça'yla söylenmelidir. Zikrin üç, beş, yedi defa veya daha fazla söylenmesi, müstehaptır.
1030- Rükûda, farz zikir miktarınca bedenin istikrar bul-ması gerekir. Farz ihtiyat gereği, müstehap zikirler de rükûda okunması tavsiye edilen zikir maksadıyla okunursa, vücudun hareketsiz olması gerekir.
1031- Rükûda farz zikir söylenirken elde olmaksızın vücudun istikrarı bozulacak şekilde hareket edilirse, farz ihtiyat gereği vücut istikrar bulduktan sonra, zikrin ikinci kez okunması gerekir. Ama vücudun istikrarı bozulmayacak şekilde birazcık hareket edilir veya parmaklar oynatılırsa, sakıncası yoktur.
1032- Rükû miktarınca eğilmeden ve vücut istikrar bul-madan önce bilerek rükû zikri okunursa, namaz batıl olur.
1033- Farz olan zikir tamamlanmadan önce, bilerek baş rükûdan kaldırılırsa, namaz batıl olur. Eğer baş yanlışlıkla kaldırılır; ancak rükû vaziyetinden çıkılmadan önce zikrin tamamlanmadığı hatırlanırsa, vücut istikrar bulduktan sonra zikir yeniden okunmalıdır. Eğer rükû vaziyetinden çıkıldıktan sonra farkına varılırsa, namaz sahihtir.
1034- Rükûda zikir miktarınca kalamazsa, rükû vaziyetinden çıkmadan önce zikri okuyabildiği takdirde, zikri okuyup tamamlamalıdır. Bunu yapamazsa, ayağa kalkma hâlinde recâ niyetiyle (=Allah'ın emirlerine uygun düşmesini umarak) okumalıdır.
1035- Hastalık ve benzeri sebeple rükûda vücudu istikrar bulamıyorsa, namaz sahihtir. Ama, rükû vaziyetinden çıkmadan önce farz olan "Subhane Rebbiye'l-‘ezîmi ve bi-hemdih" veya üç defa "Subhanellah" zikrini söylemelidir.
1036- Rükû miktarınca eğilemeyen kimse, bir şeye yas-lanarak rükû etmelidir. Eğer bir şeye yaslanarak da nor-mal şekilde rükû yapamazsa, gücü yettiği kadar eğilmelidir. Hiç bir şekilde eğilemezse, rükû zamanı oturarak rükû etmelidir. Rükûsunu baş işaretiyle yaparak başka bir namaz kılması, müstehap ihtiyattır.
1037- Ayakta namaz kılabilen bir kimse, ayakta veya oturarak rükû yapmaya gücü yetmezse, namazı ayakta kılıp, rükû için başıyla işaret etmelidir. Bunu yapmaya da gücü yetmezse, rükû niyetiyle gözlerini kapatarak zikri söylemesi ve rükûdan kalkma niyetiyle de gözlerini açması gerekir. Buna da gücü yetmezse, kalbinde rükûya niyet edip rükû zikrini söylemelidir.
1038- Ayakta veya oturarak rükû yapmaya gücü yetmeyen kimse, rükû için hem oturduğu hâlde biraz eğilebiliyor hem de ayakta başıyla işaret edebiliyor olursa, namazını ayakta kılmalı ve rükûyu baş işaretiyle yapmalıdır. Müstehap ihtiyat gereği, daha sonra başka bir namaz kılar şöyle ki, rükû zamanı oturur ve gücü yettiği kadar eğilir.
1039- Rükû haddine yetişip vücudu istikrar bulduktan sonra, başını kaldırır ve tekrar rükû niyetiyle rükû miktarınca eğilirse, namaz batıl olur. Yine rükû miktarınca eğilir ve vücut istikrar bulur; ancak sonra rükû niyetiyle normal miktardan fazla eğilir ve tekrar normal rükû seviyesine dönerse, farz ihtiyat gereği namaz batıl olur. Namazı tamamlayıp sonra iade etmesi, daha iyidir.
1040- Rükû zikri bittikten sonra tam doğrulmalı ve vücut istikrar bulduktan sonra secdeye gidilmelidir. Eğer bilerek doğrulmadan veya vücut istikrar bulmadan secdeye gidilirse, namaz batıl olur.
1041- Rükû unutulur ve secdeye varılmadan önce hatırlanırsa, doğrulup sonra rükû yapılmalıdır ve eğer doğrul-maksızın yerden rükûya dönerse, namaz batıl olur.
1042- Alın yere vardıktan sonra rükû yapılmadığının farkına varılırsa, farz ihtiyat gereği doğrulup rükû yapılmalı ve namaz tamamlandıktan sonra, iade edilmelidir.
1043- Rükûya gidilmeden önce ayakta düz durulduğu hâlde tekbir alınması, rükûda da dizlerin geri çekilmesi, sırtın düz tutulması, boynun uzatılıp sırtla dümdüz bir doğrultuda bulunması, ayakların arasına bakılması, rükû zikrinden önce veya sonra salavat getirilmesi, rükûdan doğrulup düz durulduktan sonra beden istikrar bulunca: "Semi-‘ellahu limen hemideh" denilmesi müstehaptır.
1044- Kadınların rükûda ellerini dizlerden yukarı koy-ması ve dizleri geri çekmemesi müstehaptır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder