21 Temmuz 2012 Cumartesi

HAYIZ

Hayız, genellikle her ay birkaç gün kadınların rahminden gelen kana denir. Hayız kanı gördüğünde kadına "hayızlı kadın" denir.
434- Hayız kanı genellikle, katı ve sıcak, rengi ise kırmızı veya siyaha çalan kırmızı, ayrıca basınçlı ve biraz yakıcı olur.
435- Kureyş soyundan olan kadınlar (=seyyit olan kadınlar), altmış yaşını, Kureyş soyundan olmayan kadınlar ise, elli yaşını tamamladıklarında yaise olurlar yani artık, hayız kanı görmezler.
436- Dokuz yaşını doldurmadan önce kız çocuğunun ve yeis yaşına ulaşmış olan kadının gördükleri kan, hayız kanı değildir.
437- Hamile ve çocuğuna süt veren kadın, hayız kanı görebilir.
438- Dokuz yaşını tamamlayıp tamamlamadığını bilmeyen kız çocuğu, hayız kanın özelliklerini taşımayan bir kan görürse, hayız ve âdet kanı sayılmaz. Hayız kanın özelliklerini taşır ve kız da hayız kanı olduğuna kanaat getirirse, hayız kanı sayılır ve bu husustan dokuz yaşını tamamladığı da ortaya çıkmış olur.
439- Yeis yaşına ulaşıp ulaşmadığı hakkında şüpheye düşen kadın, hayız olup olmadığını çıkaramadığı bir kan görürse, yeis yaşına ulaşmadığına karar vermelidir.
440- Hayızın süresi üç günden [72 saatten] az ve on günden [240 saatten] fazla olmaz. Üç günden biraz eksik olarak görülen kan, hayız kanı sayılmaz.
441- Hayız kanı, ilk üç günde kesintisiz olarak görülmelidir. Öyleyse, iki gün kan görür, arada bir gün temiz olur ve sonraki gün yine kan görürse, bu hayız sayılmaz.
442- Üç gün boyunca kanın dışarı çıkması gerekmez; kanın fercinde olması yeterlidir. Üç gün içinde çok kısa bir süre temizlenir şöyle ki "üç gün boyunca fercinde kan vardı" denecek kadar az bir süre olursa, yine hayız sayılır.
443- Birinci ve dördüncü gecede kan görmesi gerekmez; ama ikinci ve üçüncü gecede kan kesilmemelidir. Öyleyse birinci günün sabah ezanından üçüncü günün gün batışına kadar kesilmeden kan gelirse veya birinci günün ortalarında başlar ve dördüncü gün aynı vakitte kesilir, ikinci ve üçüncü gecelerde de kesintisiz olarak kan gelirse, hayızdır.
444- Üç gün aralıksız kan görür ve daha sonra kesilirse, eğer tekrar kan görür ve kan gördüğü günlerle arada pak olduğu günlerin sayısı hepsi bir arada on günü aşmazsa, arada pak olduğu günler de âdet sayılır.
445- Üç günden fazla ve on günden az bir sürede görülen kanın çıban kanı mı yoksa hayız kanı mı olduğu bilin-mezse; çıbanın sağ tarafta mı sol tarafta mı olduğu bilinmediği takdirde, imkan dahilinde ferce bir miktar pamuk sokulup çıkarılır; kan pamuğun sol tarafında olursa hayız kanıdır, sağ tarafta olursa çıban kanıdır. Eğer kontrol imkanı olmazsa, önceleri gelen kan âdet kanı ise, bunun da âdet kanı olduğuna karar verilir. Önce gelen kan, yara kanı imiş ise, şimdiki kanın da yara kanı olduğuna karar verilir. Eğer önceki görülen kanın hayız veya çıban kanı olduğu da bilinmiyorsa, âdetli kadına haram olan her şeyi terk etmeli, âdetli olmayan kadının yaptığı ibadetlerin hepsini de yapmalıdır.
446- Üç günden fazla ve on günden az bir süre görülen kanın âdet veya yara kanı olduğu bilinmezse, bir önceki duruma göre hareket edilmelidir. Önceden âdet görülüyor idiyse, bu da âdet sayılmalı ve eğer temizlik durumu söz konusu imişse, bu da pak günlerden sayılmalıdır. Ancak önceki durum da bilinmez ise, âdet gören kadına haram olan her şey terk edilmeli ve âdet hâlinde olmayan kadınların yaptığı bütün ibadetler yapılmalıdır.
447- Kanın hayız kanı mı, yoksa nifas (=lohusalık) kanı mı olduğundan şüpheye düşülürse, eğer hayızın şartlarını taşıyorsa, hayız olduğuna karar verilmelidir.
448- Bir kanın hayız kanı mı, yoksa bekâret kanı mı olduğu bilinmezse, kadın kendisini kontrol etmelidir. Şöyle ki, fercine bir miktar pamuk sokup bekler. Biraz sonra çıkarır. Pamuğun etrafı kanlanırsa, bekâret kanıdır; pamuğun hepsi kanlanırsa, hayız kanıdır.
449- Üç günden az bir süre kan görür ve temizlenir, sonra üç gün kan görürse, görülen ikinci kan hayızdır. İlk gördüğü kan, âdet günlerinde olsa bile, hayız değildir.

HAYIZ HÂLİNE AİT HÜKÜMLER


450- Âdet gören kadına aşağıda açıklanan bir takım şeyler haramdır:
1) Namaz gibi abdest, gusül veya teyemmümle yapılması gereken ibadetler. Öyleyse cenaze namazı gibi abdest, gusül ve teyemmümle yapılması gerekmeyen ibadetleri yapmasında, sakınca yoktur.
2) Cünüp olan kimse için haram olan şeylerin hepsi. Bunlar, cenabet bölümünde açıklanmıştır.
3) Ferçten cinsel ilişkide bulunmak. Bu hem erkek için ve hem de kadın için haramdır. Sünnet yerine kadar dâhil olması, meni gelmese de haramdır. Farz ihtiyat gereği, sünnet yerinden azı bile dâhil edilmemelidir.

451- Kadının âdet görmesinin kesinlik kazanmadığı ama şer'î açıdan kendisini âdetli sayması gereken günlerde de cinsel ilişkide bulunmak, haramdır. O hâlde on günden fazla kan gören ve hükmü sonra açıklanacağı üzere kendi akrabalarının âdet günlerini kendine âdet edinmesi gereken kadınla kocası, cinsel ilişki kuramaz.

452- Kadının âdet günlerinin sayısı üç kısma bölünürse ve erkek bu sürenin ilk bölümünde eşiyle cinsel ilişki kurarsa, farz ihtiyat gereği, on sekiz nohut[13] [3,5154 gr.] altın fakire keffaret olarak vermesi gerekir. Bu sürenin ikinci bölümünde cinsel ilişki kurarsa, dokuz nohut [1,7577 gr.] altın, üçüncü bölümünde ise dört buçuk nohut [0,87885 gr.] altın vermesi gerekir. Örneğin âdeti altı gün olan bir kadının kocası, birinci ve ikinci günün gündüzü ve gecesinde eşiyle cinsel ilişkiye girerse, on sekiz nohut [3,5154 gr.] altın fakire vermeli; üçüncü ve dördüncü günün gündüzü ve gecesinde gerçekleşirse, dokuz nohut [1,7577 gr.] altın, beşinci ve altıncı günün gündüz ve gecesinde, dört buçuk nohut [0,87885 gr.] altın vermelidir.

453- Keffaret için sikke [üzerine damga vurulan] altın verilmesi gerekli değildir.

454- Keffaret için altının kendisini değil de fiyatını vermek isterse, sikke altının fiyatı üzerinden vermelidir.

455- Altının cinsel ilişki zamanındaki değeriyle, fakire verileceği zamandaki değeri fark ederse, fakire verileceği zamandaki fiyatı üzerinden verilmelidir.
456- Kendi eşiyle, âdet gördüğü dönemin hem ilk, hem ikinci ve hem de üçüncü bölümünde cinsel ilişki kuran insan, her üç keffareti yani otuz bir buçuk nohut [6,15195 gr.] altın vermelidir.

457- Kendi eşiyle, âdetli olduğu hâlde cinsel ilişkide bulunup keffaretini veren insan, ikinci kez cinsel ilişki kurarsa, yine keffaret vermesi gerekir.

458- Âdet gören eşiyle keffaret vermeden birkaç kez cinsel ilişkide bulunan birisi, farz ihtiyat gereği, her defası için ayriyeten bir keffaret vermelidir.

459- Erkek, cinsel ilişki hâlinde eşinin âdet görmeye başladığını fark ederse, hemen ondan ayrılmalıdır. Aksi takdirde farz ihtiyat gereği, keffaret vermelidir.

460- Erkek, âdetli bir kadınla zina ederse veya âdet gören namahrem bir kadınla kendi eşi olduğunu zannederek cinsel ilişki kurarsa, farz ihtiyat gereği keffaret vermelidir.

461- Keffaret vermeye güç yetiremeyen kimsenin, fakire bir miktar sadaka vermesi iyidir; bunu da yapamıyorsa farz ihtiyat gereği, istiğfar etmeli (=Allah'tan onu bağışlamasını dilemeli) ve güç yetirdiği zaman keffareti de vermelidir.

462- Âdet gören kadını boşamak, talâk bölümünde de açıklanacağı üzere, batıldır.

463- Kadının "Âdet görüyorum" veya "Âdetten temizlendim" sözleri geçerli olup kabul edilmelidir.

464- Kadın, namazdayken hayız görmeye başlarsa, namazı batıl olur.

465- Kadın, namazda hayız görmeye başlayıp başlamadığı konusunda şüpheye düşerse, namazı sahihtir. Ama, namazdan sonra namazdayken hayız görmeye başladığını anlarsa, kıldığı namaz batıldır.

466- Hayız kanı tamamen kesildikten sonra kadının, abdest, teyemmüm ve gusülle yapılması gereken namaz ve diğer ibadetler için gusletmesi farzdır. Hayız guslü cenabet guslü gibidir. Ancak namaz için gusülden önce veya sonra abdest de almalıdır. Abdesti gusülden önce alması, daha iyidir.

467- Kadının görmüş olduğu hayız kanı tamamen kesildikten sonra, gusletmemiş olsa bile, talâk verilirse sahihtir; kocası onunla cinsel ilişki kurabilir. Ama, müstehap ihtiyat gereği, gusletmeden önce bu ilişkiden sakınılmalıdır. Ama camide durmak, Kur'ân yazısına dokunmak gibi âdet görürken haram olan şeyler, gusletmedikçe helâl olmaz.

468- Abdest ve gusül için yeterli su olmaz ve mevcut su ancak abdest veya gusülden birine yetecek miktarda olursa, farz ihtiyat gereği gusletmeli ve abdest yerine teyemmüm etmelidir. Su sadece abdeste yetecek kadar olur ve gusle yetmezse, abdest alıp gusül yerine teyemmüm etmelidir. Eğer hiç birisi için su olmazsa, biri gusül, diğeri de abdest yerine olmak üzere iki teyemmüm etmelidir.

469- Âdet gören bir kadının bu hâle ait günlerde terk ettiği günlük farz namazların kazası yoktur; fakat terk ettiği farz oruçları sonradan kaza etmelidir.

470- Namazı geciktirdiği takdirde hayız göreceğini bilen bir kadın, vakit girer girmez, hemen namazını kılmalıdır.

471- Kadın namazı geciktirir ve vaktin girişinden bir namazın farzlarını yapmak için gerekli bir süre geçer ve kadın hayız görmeye başlarsa, o namazın kazası üzerine farz olur. Hızlı okuma, yavaş okuma ve diğer şeylerde kendi hâlini göz önünde bulundurmalıdır. Örneğin, seferî olmayan bir kadın, öğle vakti girdiğinde namazı kılmaz ve öğlenin evvelinden söylenen şartlara göre dört rekâtlı bir namaz kılmak için gerekli bir süre geçtikten sonra hayız görürse, onun kazası farz olur. Seferî olan kimse içinse iki rekât namaz kılmak için gerekli bir sürenin geçmesi yeterlidir. Yine namaz için kendinde bulunmayan gerekli diğer hazırlıkları da dikkate almalıdır. Sonuç şudur ki, mezkur hazırlıkları yapıp bir namaz kılmak için gerekli müddet geçer de hayız görürse, kaza etmesi farz olur; aksi takdirde farz olmaz.

472- Kadın, namazın son vakitlerinde tamamen âdetten temizlenir ve gusül, abdest ve namaz için gerekli diğer hazırlıkları -elbise değiştirmek veya yıkamak gibi- yaptığında bir rekât veya bir rekâttan fazla namaz kılmaya yetecek kadar vakit kalırsa, namazı kılmalıdır; aksi takdirde kaza etmelidir.

473- Âdet gören kadının gusül ve abdest almak için yeterli vakti olmaz; ancak teyemmümle namazı vaktinde kılabiliyor olursa, o namaz farz olmaz. Ama vaktin darlığından değil de kadının durumu teyemmüm almayı gerektiriyor ise, -meselâ, su ona zararlı olursa- teyemmüm edip namazı kılması gerekir.

474- Âdet gören kadın, temizlendikten sonra namaz için yeterli vakit olup olmadığı hakkında şüpheye düşerse, [şüphesi ona engel olmamalı ve] namazı kılmalıdır.

475- Namaz için gerekli hazırlıkları yapıp, bir rekât namaz kılacak kadar vakit olmadığını sanıp namaz kılmaz ve daha sonra yeterli vakit olduğunu anlarsa, kaza etmesi gerekir.

476- Hayızlı kadının âdet gördüğü hâlde namaz vakitlerinde, kanı temizlemesi, pamuk ve bezi değiştirmesi ve abdest alması, eğer abdest alamıyorsa teyemmüm etmesi ve önceden namaz kıldığı yerde kıbleye doğru oturup zikir, dua ve salavatla meşgul olması müstehaptır.

477- Âdet gören kadının, üzerinde Kur'ân taşıması ve onu okuması, herhangi bir yerini Kur'ân'ın kenarına ve yazı aralarına değdirmesi ve yine kına ve benzeri şeyler yakması, mekruhtur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder