948- Her namazın başlangıcında "Ellahu
ekber" denilmesi farzdır ve namazın rükünlerinden biridir. "Ellah" ve "ekber" kelimeleri
ve bu iki kelimenin harfleri peş peşe söylenmelidir. Yine bu iki kelime sahih
Arapça ile okunmalı ve eğer bozuk Arapça ile veya örneğin, Türkçe tercümesi
söylenirse, doğru olmaz.
949- Farz ihtiyat gereği, namazın iftitah
tekbiri, kendinden önce okunan örneğin ikamet veya duaya bitişik olarak
söylenilmemelidir.
950- Eğer "Ellahu ekber" cümlesi
kendinden sonra gelen örneğin, "Bismillahirrehmanirrehîm" cümlesine
bitiştirilmek istenirse, "ekber" kelimesinin
"r" harfi ötreli okun-malıdır (yani "ekberu" okunarak
bitiştirilmelidir.)
951- İftitah tekbiri alınırken, beden istikrar
bulmalıdır. Eğer bilerek, vücut hareket hâlinde iken iftitah tekbiri alınırsa
batıldır. Yanılarak vücut hareket ederse, farz ihtiyat gereği ilk önce namazı
bozan bir fiil yapılıp daha sonra yeniden iftitah tekbiri alınmalıdır.
952- Tekbir, Fatiha, sure, zikir ve duayı
kendisine işittirebilecek şekilde sesli demelidir. Eğer kulağının ağır işitmesi
veya sağır olması ya da fazla gürültü olduğundan kendi sesini duymazsa,
herhangi bir engel yokken kendine işittirebileceği miktarda sesli okumalıdır.
953- Dilsiz olan veya dilindeki bir hastalık
nedeniyle iftitah tekbirini (=Ellahu
ekber'i) doğru bir şekilde söyleyemeyen bir kimse, gücünün yettiği şekilde
söylemesi gerekir. Hiç bir şekilde söyleyemiyorsa, kalbinden geçirmesi, tekbir
için işaret etmesi ve dilini de mümkün olduğu takdirde hareket ettirmesi
gerekir.
954- İftitah tekbiri getirildikten sonra şu
duanın okun-ması müstehaptır:
يَا مُحْسِنُ قَدْ اَتَاكَ المُسِيئُ وَ قَدْ اَمَرْتَ الْمُحْسِنَ اَنْ يَتَجَاوَزَ عَنِ الْمُسِيئِ، اَنْتَ الْمُحْسِنُ وَ اَنَا المُسِيئُ، بِحَقِّ مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ، صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ وَ تَجَاوَزْ عَنْ قَبِيحِ مَا تَعْلَمُ مِنِّى
Okunuşu: "Ya muhsinu ked etake'l-musîu ve
ked emerte'l-muhsine en yetecaveze ‘eni'l-musî'. Ente'l-muhsinu ve
ene'l-musîu, bihekki Muhemmedin ve âl-i Muhemmedin selli ‘ela Mu-hemmedin
ve âl-i Muhemmedin ve tecavez ‘en kebîhi ma te‘'lemu minnî."
Anlamı: "Ey kullarına ihsanda bulunan
Allah! Günahkâr kulun senin kapına gelmiştir ve sen de iyilik yapanlardan
suçluları affetmelerini istemişsin; sen iyilikte bulunansın, bense günahkârım.
Muhammed (s.a.a) ve Ehlibeyti'nin (a.s) hakkı için, Muhammed ve Ehlibeyti'ne
rahmet et ve benim tarafımdan yapıldığını bildiğin günahları bağışla."
955- Namazın iftitah tekbiri ve namaz arasındaki
bütün tekbirler alınırken ellerin kulakların hizasına kadar kal-dırılması
müstehaptır.
956- İftitah tekbirinin alınıp alınmadığından
şüpheye düşülürse, bir şey okunmaya başlanmışsa, şüpheye itina e-dilmez; bir
şey okunmaya başlanmamışsa, yeniden tekbir alınması gerekir.
957- İftitah tekbiri alındıktan sonra, sahih bir
şekilde denilip denilmediğinden şüpheye düşülürse, şüphe dikkate alınmamalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder