148- On şey necaseti temizler ve onlara
mutahhirat (=temizleyiciler) denir:
1) Su.
2) Yer.
3) Güneş.
4) Hâl değişme (=istihâle).
5) İntikâl.
6) İslâm.
7) Tabeiyet.
8) Necasetin giderilmesi.
9) Necaset yiyen hayvanı temizleme usûlü (=istibrası).
10) Müslümanın [bir süre] görünmemesi.
Bunlarla ilgili hükümler ayrıntılarıyla ilerideki konularda
açıklanacaktır.
1- Su
149- Su, dört şartla necis bir şeyi temizler:
1) Mutlak olmalı. O hâlde gülsuyu ve salkım söğütten
çıkarılan esans gibi muzaf su, necis bir şeyi paklamaz.
2) Pak olmalı.
3) Necis bir şeyi yıkarken mevcut su, muzaf suya dönüşmemeli
ve onun renk, tat ve kokusundan biri, necaset vasıtasıyla değişmemeli.
4) Necis bir şeyi yıkadıktan sonra, onda necasetin kendisi
kalmamalı.
Necis olan bir şeyin az su ile yani çok su miktarından az
suyla paklanmasının diğer bir takım şartları da vardır ki bunlara sonraki
konularda değinilecektir.
150- Necis bir kabın az su ile üç defa yıkanması
gerekir. Hatta çok su ve akarsuda gerçi bir defa yıkamanın yeterli olacağı
görüşünün, bize göre daha tercih edilir bir görüş olmasına rağmen üç defa
yıkamak, ihtiyata uygundur. Ancak bir kabı köpek yalamışsa ya da o kaptan su
veya başka bir sıvı şey içmişse, önce temiz toprakla ovmalı ve ardından farz
ihtiyat gereği iki defa çok su, akarsu veya az su ile yıkanmalıdır. Aynı
şekilde köpeğin salyasının aktığı kabı da farz ihtiyat gereği yıkamadan önce
toprakla ovmak gerekir.
151- Köpeğin ağzını sürdüğü kabın giriş kısmının
dar olması nedeniyle toprakla ovulamazsa, mümkün olduğu takdirde bir tahta
parçasının ucuna bez bağlayıp o şekilde kabı toprakla ovmak gerekir. Aksi takdirde
kabın paklanmış olması kesinlik kazanamaz [ve böylece o kabın kullanılması da
sakıncalı olur].
152- Domuzun, içinde sıvı bir şey içtiği kap, az
su ile yedi kez yıkanmalıdır. Farz ihtiyat gereği çok su ve akarsuda da yedi
kez yıkanmalıdır. Kabın toprakla ovulması gerekmez, ancak toprakla ovmak
müstehap ihtiyata uygundur. Domuzun bir şeyi yalaması da farz ihtiyat gereği su
içmesi hükmünü taşır.
153- Şarap vasıtasıyla necis olan bir kap, az su
ile yıkanacaksa üç defa yıkanmalıdır, daha iyisi yedi defa yıkanmasıdır.
154- Necis çamurdan yapılmış veya içine necis su
işlemiş olan bir testi, akarsu veya çok su içine bırakılırsa, suyun ulaştığı
her yer temizlenir. Eğer onun içyüzünün de temiz olması istenirse çok su veya
akarsuda, su her tarafına işleyinceye kadar bırakılmalıdır; yalnızca
ıslatılması ve rutubetli olması yeterli olmaz.
155- Necis bir kabın az suyla paklanması iki
şekilde olur:
1) Üç defa doldurulup boşaltılır.
2) Üç defa içerisine bir miktar su dökülür ve her defasında
necis yerlerine ulaşacak şekilde su çalkalanır ve boşaltılır.
156- Kazan ve küp gibi büyük kaplar necis
olduğunda, üç kez suyla doldurulup boşaltılırsa pak olur. Yine her tarafını
kapsayacak şekilde yukarıdan üzerine su dökülür ve her defasında dibinde
toplanan su dışarı boşaltılırsa pak olur. Ancak farz ihtiyat gereği her
defasında suları dışarı çıkarmak için kullanılan kap yıkanmalıdır.
157- Eğer necis olan bakır ve benzeri şeyler
eritilir ve yıkanırsa, dış kısmı pak olur.
158- İdrar vasıtasıyla necis olan bir tandırın
üzerine, her tarafını kapsayacak şekilde iki kez yukarıdan su dökülürse
temizlenir. İdrar dışında başka bir şeyle necis olduğunda, necaset
giderildikten sonra, üzerine söylendiği şekilde bir kez su dökülürse yeterli
olur. Tandırın içine bir çukur kazarak, suların orada toplanmasını sağlamak ve
suyu boşaltmak ve daha sonra çukuru temiz toprakla doldurmak daha iyidir.
159- Necis bir şeyin necaseti giderildikten
sonra, necis olan kısımların tamamına su ulaşacak şekilde bir kez, çok su veya
akarsuya sokulursa pak olur. Farz ihtiyata göre yaygı, elbise ve benzeri
şeylerin içindeki su dışarı çıkacak şekilde sıkılmaları veya hareket
ettirilmeleri gerekir.
160- İdrar vasıtasıyla necis olmuş bir şey az su
ile yıkanmak istenirse, bir defa üzerine su dökülüp su ondan ayrıldıktan sonra,
artık o şeyde idrar kalmazsa, ikinci defa üzerine su döküldüğünde pak olur.
Ancak, elbise, yaygı ve benzeri şeylerde, her defa su döküldükten sonra
sıkılarak "güsale" dışarı çıkarılmalıdır. (Güsale, genelde yıkama
anında ve yıkadıktan sonra yıkanan şeyden kendiliğinden veya sıkmak suretiyle
akan sudur.)
161- Yemek yemeye başlamış ve domuz sütü içmemiş
süt emen çocuğun idrarı vasıtasıyla necislenmiş bir şeyin üzerine bütün necis
yerlere ulaşacak şekilde bir kez su dökülürse temizlenir; ama bir kez daha su
dökülmesi müste-hap ihtiyata uygundur. Elbise, yaygı ve benzeri şeyleri de
sıkmak gerekmez.
162- İdrar dışında başka bir şey vasıtasıyla
necis olan bir şeyin necaseti giderildikten sonra üzerine bir kez su dökülür ve
su süzülürse temizlenir. Yine üzerine birinci kez su dökülürken necaseti
giderilir ve daha sonra ikinci kez onun üzerinden su geçerse pak olur. Ancak
her hâlükârda elbise ve benzeri şeylerin güsalesi dışarı çıkarılması amacıyla
sıkılmaları gerekir.
163- İple örülmüş necis hasır, çok su veya
akarsuya sokulursa, necaset kaybolduktan sonra pak olur.
164- Dışı necis olan buğday, pirinç, sabun ve
benzeri şeyler çok su veya akarsuya sokulmakla temizlenirler. Ancak içleri
necis olursa pak olmazlar.
165- İnsan necis suyun sabunun içine geçip
geçmediği hakkında şüphe ederse, içinin pak olduğuna hükmedilir.
166- Pirinç, et ve benzeri şeylerin dış
kısımları necis olduğunda onları bir kaba koyup üç kez üzerinden su döküp
boşaltmakla pak olur ve içine konulan kap da pak olur. Ancak sıkılması gereken
elbise veya başka bir şey bir kaba konulup yıkamak istenilirse, üzerine su
döküldüğü her defa sıkılmalı ve kabı eğerek içinde toplanan su dökülmelidir.
167- Çivit ve benzeri bir renkle boyanmış necis
bir elbise çok su veya akarsuya sokulur ve su elbisenin rengiyle muzaf suya
dönüşmeden önce her tarafını kapsarsa, sıkıldığında renkli veya muzaf su
süzülse bile, elbise pak olur.
168- Çok su veya akarsuda yıkandıktan sonra
elbise üzerinde örneğin suyun balçığı görülürse, ancak bunun, suyun geçmesine engel
olduğu ihtimali verilmezse elbise paktır.
169- Suda yıkandıktan sonra elbise ve benzeri
şey üzerinde çamur veya çöğen otu parçaları görülürse, çamur ve çöğen otunun
suda yıkandığı bilindiği takdirde paktır; ama necis su, çamurun veya çöğen
otunun içine işlemiş olursa, çamur veya çöğen otunun dışı pak, içi necistir.
170- Necis bir şeyden necasetin kendisi
giderilmedikçe pak olmaz; ama necasetin kokusu veya renginin kalmasının
sakıncası yoktur. Öyleyse elbisede bulunan kan giderildikten sonra yıkanır, ancak
kanın rengi kaybolmazsa paktır. Ama koku veya renk dolayısıyla necaset
zerrelerinin kaldığı bilinir veya ihtimal verilirse necistir.
171- Vücutta bulunan necaset çok su veya
akarsuda giderilirse, beden pak olur ve dışarı çıkıp tekrar suya girmek gerekmez.
172- Dişlerin arasına giren necis yemek, ağza
necis yemeğin her tarafına ulaşacak şekilde su alıp çalkalamakla temiz olur.
173- [Necis olan] saç ve sakal fazla ise, az
suyla yıkandığında güsalenin süzülmesi için sıkılmalıdır.
174- Elbise veya bedenin herhangi bir yeri az su
ile yıkanırsa, yıkanan yerin bitişik çevresi (ki necis yeri yıkarken genellikle
orası da necis olur); necis mahallini temizlemek amacıyla dökülen suyun bitişik
çevresine akması ve necis yerin temizlenmesiyle temiz olur. Yine necis bir
şeyin yanına konulan temiz bir şey de her ikisinin üzerine su dökülmesiyle
temiz olur. Öyleyse necis bir parmağı yıkamak için bütün parmakların üzerine su
dökülür ve necis su da hepsine değerse, necis parmağın temizlenmesiyle bütün
parmaklar da temizlenir.
175- Necis olan et ve kuyruk da diğer şeyler
gibi suda yıkanır [ve suyla temizlenir]. Beden veya elbise biraz yağlı olur da
suyun geçmesine engel olmazsa, yine aynıdır.
176- Kap veya beden, necis olduktan sonra suyun
bunlara ulaşmasını engelleyecek ölçüde yağlı olursa, yıkanıldığında ilk önce
suyun bunlara ulaşmasını sağlamak amacıyla yağları giderilmelidir.
177- Necasetin kendisini bulundurmayan necis bir
şey, çok suya bağlı bir musluk altında bir defa yıkanırsa pak olur. Necaseti
kendisinde bulundurursa, ancak necaset musluk altında olma veya başka bir şey
vasıtasıyla giderilir ve süzülen su necasetin rengini veya tadını ya da
kokusunu almazsa, musluk suyuyla pak olur. Ama ondan süzülen su, necasetin tat,
renk ve kokusundan birini alırsa, süzülen suda necasetin izi yani koku, renk ve
tadı kalmayıncaya kadar musluk altında tutulmalıdır.
178- Bir şeyi yıkadıktan ve temizlendiğine dair
kesin bilgi edindikten sonra, yıkamadan önce necaseti giderip gidermediğine
dair şüpheye düşerse, yıkarken necaseti gidermeğe dikkat ve ilgi göstermişse,
paktır. Ancak yıkarken, necaseti gidermek ilgi alanında değilmiş ise müstehap
ihtiyat gereği, ikinci kez yıkamalıdır.
179- Üzerinden su akıtılamayan yer (toprak)
necis olursa, az suyla temizlenmez. Ama ince veya iri kumla kaplı olan bir yer,
üzerine su döküldüğünde, su ince ve iri kumdan ayrılıp alta geçtiğinden, az
suyla temizlenir, ancak kumların altı necis kalır.
180- Taş ve tuğla döşeli yer ve suyu içine
emmeyen sert yer necis olduğunda, az su ile temizlenir; ancak su akıncaya kadar
dökülmelidir. Dökülen su bir delikten dışarı akarsa bütün yer temizlenir;
dışarı akmazsa, suyun toplandığı yer necis olarak kalır. Böyle olmaması için
suyun toplanabileceği bir çukur kazılmalı, sonra su dışarı alınmalı ve çukur da
pak toprakla doldurulmalıdır.
181- Tuz taşı ve benzeri şeylerin dış kısmı
necis olursa, çok sudan az miktardaki bir suyla da temizlenir.
182- Eğer erimiş necis bir şekerden kesme şeker
yapılıp çok su veya akarsuya daldırılırsa temizlenmez.
2- Yer
183- Yer, ayağın ve necis ayakkabının altını üç
şartla temizler:
1) Yer temiz olmalı.
2) Kuru olmalı.
3) Ayağın veya ayakkabının altında kan ve idrar gibi necaset
veya örneğin çamur gibi necislenmiş bir şey olursa, yol yürümek veya ayağı yere
sürtmekle giderilmelidir. Yine yer; toprak, taş, tuğla ve benzeri şeyle döşeli
olmalıdır. Halı, hasır ve çimen üzerinde yürümekle necis ayak veya ayakkabının
altı temizlenmez. Yol yürüme dışında başka bir şey vasıtasıyla necis olan ayak
ve ayakkabı altının, yol yürümekle temizlenmesi şüphelidir [kesin değildir].
184- Necis olan ayak ve ayakkabı altının ağaçla
döşenmiş bir yer veya asfalt üzerinde yol yürümekle temizlenmesi şüphelidir.
Hatta temizlenmemesi, daha güçlü görüştür.
185- Ayak ve ayakkabı altının temizlenmesi için
her ne kadar on beş adımdan yürümekle az veya yere sürtmekle necaset
giderilirse de on beş adım veya daha fazla yürümek daha iyidir.
186- Necis olan ayak ve ayakkabı altının ıslak
olması gerekmez, kuru olsa da yol yürümekle temizlenir.
187- Yol yürümekle temiz olan necis ayak veya
ayakkabı altının, normalde çamura bulaşan diğer kısımları da yer veya toprağın
onlara değmesiyle temizlenir.
188- Elleri ve dizleri üzerinde yol yürüyen
birisinin el ve dizleri necis olursa, el ve dizlerinin yol gitmekle temizlenmesi
şüphelidir. Yine bastonun alt kısmı, yapma ayakların alt kısmı, hayvanların
nalı, otomobil ve fayton tekerleği ve benzerinin de yol gitmekle temizlenmesi
şüphelidir.
189- Yol gittikten sonra ayağın altında veya
ayakkabının altında [normalde] görünmeyen küçük necaset zerreleri kalırsa, o
zerrelerin de giderilmesi gerekir; ama necasetin koku ve renginin kalmasının
sakıncası yoktur.
190- Ayakkabının içi ve ayak altının yere
değmeyen kısmı, yol gitmekle temizlenmez. Çorap altının da yol gitmekle temizlenmesi
şüphelidir. Ama çorabın alt kısmı deriden yapılmış olursa yol gitmekle
temizlenir.
3- Güneş
191- Güneş, yeri, binayı, kapı ve pencere gibi
binalarda kullanılan şeyleri ve ayrıca binanın bir parçası sayılan duvara
çakılı çiviyi altı şartla temizler:
1) Necis olan şey, öylesine ıslak olmalıdır ki, başka bir
şey ona değecek olursa, ıslaklığı ona geçmeli ve onu ıslatmalıdır. Eğer kuru
olursa, güneş ışığıyla kuruması için ilk önce herhangi bir şeyle ıslatılması
gerekir.
2) O şeyde necaset olursa, güneş ışığının ulaşmasından önce
giderilmelidir.
3) Güneş ışıklarının [direkt olarak] ulaşmasını engelleyecek
bir şey olmamalı. Eğer güneş ışığı perde, bulut veya benzeri bir şeyin
arkasından vurarak necis olan şeyi kurutursa, o şey temizlenmez. Ama bulut,
güneş ışığının ulaşmasına engel olmayacak
kadar ince olursa sakıncası yoktur.
4) Necis şeyi, yalnızca güneş ışığının kurutması gerekir.
Buna göre, necis olan şey, rüzgâr ve güneş ışığının etkisiyle kurursa
temizlenmez. Ancak rüzgâr, "necis olan şeyin kurumasına yardım etti"
denmeyecek kadar hafif olursa sakıncası yoktur.
5) Güneş ışığı, necaseti içine emmiş olan yapının iç ve dış
kısmını bir defada kurutmalıdır. Öyleyse güneş ışığı necis yer ve binanın ilk
seferinde dış kısmını ve ikinci defasında da iç kısmını kurutursa, yalnızca
onun dış ve görünen kısmı temizlenmiş olur ve iç kısmı necis kalır.
6) Güneş ışığının ulaştığı yer veya binanın dışı ile içi
arasında hava veya başka temiz bir cisim bulunmamalı.
192- Güneş ışığı, necis hasırı temizler; yine
ağaç ve bitki de güneş ışığıyla temizlenir.
193- Güneş ışığı, necis yere ulaştıktan sonra,
güneş ışığının ulaştığı anda yerin ıslak olup olmadığı veya yerin sadece güneş
ışığı vasıtasıyla kuruyup kurumadığı hususunda şüpheye düşülürse, o yer
necistir. Yine güneş ışığının ulaşmasından önce necasetin giderilip
giderilmediği veya güneş ışığının ulaşmasına engel olan bir şeyin olup olmadığı
konusunda şüphe edilirse necistir.
194- Güneş ışığı, necis duvara sadece bir
taraftan ulaşırsa, duvarın güneş görmeyen kısmı temizlenmez. Ama duvar, güneş
ışığı bir taraftan ulaşınca öbür tarafı da kuruyacak şekilde ince olursa
temizlenir.
4- İstihale (Başkalaşım)
195- Necis olan bir şeyin cinsi, temiz bir şey
sayılacak şekilde değişirse temiz olur ve buna "istihale=başkalaşım" denir. Örneğin necis bir
ağacın yanıp kül olması veya köpeğin tuzlaya gömülüp tuza dönüşmesi gibi. Ama
necis buğdayın öğütülüp un yapılması veya ekmek pişirilmesi örneklerinde olduğu
gibi necis şeyin cinsi değişmezse temizlenmez.
196- Necis topraktan yapılmış olan saksı ve
benzeri şeyler necistir. Necis odundan elde edilen kömürden de sakınmak
gerekir.
197- Başkalaşıma uğrayıp uğramadığı belli
olmayan necis bir şey necistir.
198- Şarap, kendi kendine veya içine sirke ve
tuz katmak suretiyle sirkeye dönüşürse temizlenmiş olur.
199- Necis üzümden yapılan şarap, sirkeye
dönüşmekle temizlenmez. Hatta şaraba bir necaset isabet ederse, sirkeye
dönüştükten sonra da farz ihtiyat gereği ondan sakınılmalıdır.
200- Necis olan üzüm, kuru üzüm ve hurmadan
yapılan sirke necistir.
201- Üzüm veya hurmayı küçük kırıntı ve
çerçöpüyle birlikte sirke yaparlarsa zararı yoktur. Yine hurma, kuru üzüm ve
üzüm sirke olmadan önce salatalık, patlıcan ve benzeri şeyleri de içine
katarlarsa sakıncası yoktur.
5- Üzüm Suyunun Üçte-İki Azalması
202- Kaynar hâle gelen üzüm suyu, üçte ikisi
azalıp üçte biri kalmadan önce necis değildir; ama içilmesi haramdır. Ancak
sarhoşluk verici olduğu kesinleşirse haram ve necistir ve yalnızca sirke
olmasıyla temiz ve helâl olur.
203- İçinde bir veya iki tane üzüm bulunan koruk
salkımından elde edilen suya "koruk suyu" denir ve onda tatlılıktan
bir eser bulunmazsa, kaynatıldığında temizdir ve içilmesi de helâldir.
204- Koruk veya üzüm olduğu belli olmayan bir
şey kaynatılırsa, haram necis olmaz.
6- İntikal
205- İnsan kanı veya akıcı kana sahip olan (=kesildi-ğinde kanı sıçrayarak çıkan) hayvanın
kanı, akıcı kanı olmayan bir hayvanın vücuduna nakledilir ve artık o hayvanın
kanı sayılırsa temiz olur. Bu işlemin adına "İntikal" denir. Buna
göre sülüğün insandan emdiği kana "sülüğün kanıdır" denmeyip
"insanın kanıdır" dendiğinden necistir.
206- Bedenine konan sivrisineği öldüren bir
kimse, ondan çıkan kanın bunun bedeninden mi emdiğini yoksa sineğin kendisine
ait mi olduğunu bilmezse temizdir. Yine bedeninden emdiğini bildiği hâlde artık
sineğin vücudunun bir parçası sayılırsa temizdir. Ama kanın emilmesiyle sineğin
öldürülmesi arasındaki sürenin çok kısa olduğundan bu "insan kanıdır"
denilirse ya da sineğin mi insanın mı kanıdır denildiği belli olmazsa necistir.
7- İslâm
207- Eğer kâfir, şahadeteyni getirir
yani: "Eşhedu enla ilâhe illellah ve eşhedu enne Muhammeden
resulullah"[3][3] derse
Müslüman olur. Müslüman olduktan sonra bedeni, tükürüğü, salyası ve teri
temizdir. Ama Müslüman olduğunda, bedeninde necaset bulunursa giderilmesi ve
yerinin yıkanması gerekir. Ancak Müslüman olmadan önce necaset giderilmiş
olursa, Müslüman olduktan sonra o yeri yıkaması gerekmez.
208- Kâfir olduğu dönemde ıslak olarak bedenine
değen elbisesi, Müslüman olduğu zaman üzerinde değilse necistir. Hatta
bedeninde olsa bile farz ihtiyat gereği ondan sakınmalıdır.
209- İnsan, şahadeteyni getiren bir kâfirin, kalben
Müs-lüman olup olmadığını bilmezse temizdir. Ama, kalben Müslüman
olmadığını bilirse, farz ihtiyat gereği ondan sakınmalıdır.
8- Tabeiyet
210- Tabeiyet; necis olan başka bir şeyin
temizlenmesi vasıtasıyla temiz olan bir necis şeyin durumuna denir.
211- Eğer şarap sirkeye dönüşürse, onu içeren
kabın da şarabın kaynarken ulaştığı yere kadar olan bölümü temiz olur. Normalde
üzerine konulan bez parçası veya başka şey de onun rutubetiyle necis olmuşsa,
temiz olur. Hatta kaynarken taşıp kabın dış yüzeyine bulaşmışsa, sirke olduktan
sonra, kabın dış kısmı da temizlenmiş olur.
212- Üzerinde ölü yıkanan tahta veya taş, ölünün
avret mahalline örtülen bez, onu yıkayanın eli, yıkamada kullanılan kese ve
sabun, guslün tamamlanmasından sonra temiz olur.
213- Bir şeyi yıkayan kimse, o şeyi ve elini
birlikte yıkarsa, o şeyin temizlenmesinden sonra eli de temiz olur.
214- Elbise ve benzeri şeyler az su ile
yıkandıklarında, üzerine dökülen suyun giderilmesi amacıyla normal şekilde
sıkıldıktan sonra, geride kalan ıslaklıkları temizdir.
215- Az su ile yıkanan necis kabın üzerine
dökülen suyun süzülmesinden sonra, kabın üzerinde kalan su damlacıkları
temizdir.
9- Necasetin Giderilmesi
216- Bir hayvanın bedeni, kan gibi necaset veya
necis su gibi necasetlenmiş bir şeye bulaşırsa, onlar giderildikten sonra
hayvanın bedeni temiz olur. Yine insan bedeninin iç kısımları (meselâ, ağız ve
burnun içi) böyledir. Örneğin; eğer dişlerin arasından bir kan gelir ve ağzın
suyunda kaybolursa, artık ağzı su ile yıkamak gerekmez. Ancak takma dişler
ağızda necis olursa, farz ihtiyat gereği onları su ile yıkamak gerekir.
217- Dişlerin arasında yemek artığı kalır ve
ağız da kanarsa, eğer insan, kanın yemeğe değdiğini bilmezse, yemek temizdir.
Ama kan yemeğe değerse, farz ihtiyat gereği necis olarak kabullenip ondan
kaçınmalıdır.
218- İnsanın, bedenin içi mi, yoksa dışı mı
olduğunu bilmediği bir yer necis olursa yıkamak gerekmez; ama yıkamak ihtiyata
daha uygundur [Müstehap ihtiyata uygun olan, yıkanmasıdır].
219- Elbise, halı ve benzeri şeylere necis toz
konduğunda, her ikisi de kuruysa necis olmaz; ancak toz veya elbise ve benzeri
şeyler ıslaksa, tozun konduğu yerin yıkanması gerekir.
10- Necaset Yiyen Hayvanı Temizleme Usûlü
220- İnsan pisliği yemeyi alışkanlık edinmiş bir
hayvanın idrarı ve dışkısı necistir. Temiz olması için istibra [=özel temizleme usûlü] uygulanmalıdır. Yani
"pislik yiyendir" denilmemesi için gerekli süre içinde pislik yemesi
önlenmeli ve ona temiz yiyecekler verilmelidir. Farz ihtiyat gereği pislik
yiyen deve kırk gün, sığır yirmi gün, koyun on gün, ördek beş gün, tavuk üç gün
pislik yemekten alıkonulmalı ve onlara temiz yiyecekler yedirilmelidir.
11- Müslümanın (Bir Süre) Görünmemesi
221- Müslümanın bedeni, elbisesi ya da
ihtiyarında olan kap, halı ve benzeri şeyler necis olduğunda o Müslüman (bir
süre) görünmezse, insan onu yıkadığına veya akarsuya düşmesi sonucu o şeyin
temizlendiğine ihtimal verirse, ondan sakınması gerekmez.
222- Necis olan bir şeyin temizlendiği kesin
olarak bilinir veya iki adil kimse temizlendiğini söylerse, o şey temizdir.
Birisi, kendi ihtiyarında olan necis bir şeyin temizlendiğini söyler veya
Müslüman, necis şeyi yıkarsa, onu kurallarına uygun olarak temizleyip
temizlemediği belli olmasa bile yine temizdir.
223- İnsanın elbisesini yıkamak için vekil olan
ve elbise de elinde bulunan kimse, elbiseyi yıkadığını söylerse, elbise
temizdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder