18 Temmuz 2012 Çarşamba

MÜSAKAT (SULAMAK ÜZERİNE ANLAŞMA) HÜKÜMLERİ

2238- Müsakat; kendisine veya menfaatine sahip olduğu meyve ağaçlarını, kararlaştırılan miktarda meyve alması karşılığında, belli bir süre içerisinde bakımını ve sulamasını üstlenecek kimseye bırakmak üzere yapılan anlaşmaya denir.
2239- Söğüt ve çınar ağacı gibi meyvesi olmayan ağaçlarda müsakat muamelesinin yapılması sahih değildir. Ama gülünden veya kına ağacı gibi yapraklarından yararlanılan ağaçlar hakkında müsakat akdi yapılabilir.
2240- Müsakat muamelesinde akdin (=icap ve kabulün) sözle okunmasına gerek yoktur. Eğer ağaç sahibi mü-sakat kastıyla ağaçlarını çalışacak olan kimseye bırakır, o da aynı maksatla teslim alırsa, anlaşma gerçekleşir.
2241- Ağaç sahibi ile bakımlarını üstlenen kimsenin akıllı ve baliğ olması, başkasının zorlamasıyla bu işi yapmaması ve şer'î hâkim tarafından kendi mallarında tasarruf hakkını kullanması yasaklanmış kimselerden olmaması gerekir. Hatta bulûğ çağına erdiği zaman sefih olan kimsenin şer'î hâkim tarafından böyle bir yasaklaması olmasa bile, müsakat akdini yapması caiz değildir.
2242- Müsakat müddetinin taraflarca belli olması gerekir. Eğer başlangıcını belirtip, o yılın meyvesinin toplandığı zamanı da sonu olarak kararlaştırırlarsa yeterlidir.
2243- Müsakat yapıldığında mahsulün yarısı, üçte biri, daha az veya daha çok miktarda olmak üzere belirtilmesi ve her iki tarafın da belli hisse sahibi olması gerekir. Ama eğer meyvelerden, örneğin yüz kilosu ağaç sahibinin, geriye kalan miktarın da çalışan kimsenin olması üzere anlaşırlarsa, bu muamele batıl olur.
2244- Müsakat muamelesi, meyvelerin zahir olup görünmesinden önce yapılmalıdır. Şayet müsakat akdi meyvelerin görünmesinden sonra ve olgunlaşmasından önce ya-pılacak olursa, anlaşma ancak, meyvenin artışında veya kaliteli meyve alınmasında etkili ve gerekli olan sulama işlemi gibi bir işin kaldığı takdirde sahihtir. Aksi hâlde, mey-velerin toplanması ve korunması gibi işlere ihtiyaç duyulsa bile, muamele sakıncalıdır.
2245- Kavun, salatalık ve benzeri şeylerin divleklerinde müsakat muamelesi sahih değildir.
2246- Yağmur suyundan veya yerin rutubetinden yararlanıp, başka şeyle sulanmaya gerek duymayan bir ağacın, bellemek ve gübrelemek gibi diğer işlere ihtiyacı olursa, müsakat muamelesi sahihtir. Fakat yapılacak bu işlerin, meyvenin çoğalmasında veya ağacın kaliteli meyve vermesinde katkısı olmazsa, bu durumda müsakat akdi yapmak sakıncalı olur.
2247- Müsakat üzere anlaşan iki kişi, birbirlerinin rızasıyla anlaşmayı bozabilirler. Yine akdi okurken birinin veya her ikisinin de feshetme hakkına sahip olmasını şart koşarlarsa, kararlaştırılan şarta uygun olarak müsakatı boz-manın sakıncası yoktur. Hatta akitte koşulan bir şarta uyulmadığı takdirde, yararına şart koşulan kimse akdi bozabilir.
2248- Ağaç sahibi kimsenin ölmesiyle, yapılan müsa-kat akdi bozulmaz; mirasçıları onun yerine geçerler [ve işi olduğu gibi devam ettirirler].
2249- Ağaçların bakımını üstlenen kimse ölünce, bakılır: Eğer akitte bizzat onun kendisinin ağaçlara bakım yap-ması şart koşulmamışsa, mirasçıları onun yerine geçerek işi devam ettirirler. Şayet kendileri çalışmayı kabul etmezler ve çalışması için de birisini ecîr tutmazlarsa, şer'î hâkim ölenin terekesiyle işi yapacak birisini ecîr tutar, elde edilen mahsulü ağaç sahibi ile ölenin mirasçıları arasında paylaştırır. Fakat müsakat bizzat ölen kimsenin kendisi için tayin edilerek yapılmış ve başkasına bırakmayacağına dair şart koşulmuşsa, adamın ölmesiyle anlaşma bozulur. Ama böyle bir kararları yoksa, ağaç sahibi isterse muameleyi bozar, isterse de ölenin mirasçılarının veyahut ücret karşılığı tutacakları kimsenin işi olduğu gibi devam ettirmesine rıza gösterir.
2250- Elde edilen mahsulün tümünün ağaç sahibine tahsis edilmesi şart koşulursa, müsakat batıl olur. Bu durumda meyve, ağaç sahibinin kendisine aittir; çalışan kimse ücret olarak bir hak talep edemez. Ancak müsakatın batıl olması, başka bir sebepten dolayı ise, mal sahibinin sulama ve diğer işlerin normal ücretini ağaçların bakımını üstlenen kimseye vermesi gerekir.
2251- Bir kimse, elde edilen mahsulde ortak olmak üzere sahip olduğu bir araziyi, ağaç dikmesi için bir başkasına bırakırsa, bu muamele batıl dır. O hâlde eğer fidanlar, arazi sahibi tarafından ortaya konulmuşsa, bakımdan sonra da onundur; ama bakımı üstlenen kimsenin işçilik ücretini vermesi gerekir. Eğer fidanlar, bakımını üstlenen kimse tarafından ortaya konulmuşsa, bakımdan sonra da ağaçlar onundur, isterse ağaçları söker; ama söktükten sonra oluşan çukurları doldurması ve yerin kirasını da ağaçları diktiği günden itibaren arazi sahibine vermesi gerekir. Tarla sahibi de ağaçları sökmesi için onu mecbur edebilir, ama sökülmesi yüzünden ağaçlarda biraz kusur meydana gelirse, onun kıymet farkını ağaç sahibine vermesi gerekir. Kiralı veya kirasız olarak ağaçlarını arazide bırakması için de ağaç sahibini mecbur edemez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder