2239- Söğüt ve çınar ağacı gibi meyvesi olmayan
ağaçlarda müsakat muamelesinin yapılması sahih değildir. Ama gülünden veya kına
ağacı gibi yapraklarından yararlanılan ağaçlar hakkında müsakat akdi
yapılabilir.
2240- Müsakat muamelesinde akdin (=icap ve kabulün) sözle okunmasına gerek yoktur.
Eğer ağaç sahibi mü-sakat kastıyla ağaçlarını çalışacak olan kimseye bırakır, o
da aynı maksatla teslim alırsa, anlaşma gerçekleşir.
2241- Ağaç sahibi ile bakımlarını üstlenen
kimsenin akıllı ve baliğ olması, başkasının zorlamasıyla bu işi yapmaması ve
şer'î hâkim tarafından kendi mallarında tasarruf hakkını kullanması yasaklanmış
kimselerden olmaması gerekir. Hatta bulûğ çağına erdiği zaman sefih olan
kimsenin şer'î hâkim tarafından böyle bir yasaklaması olmasa bile, müsakat
akdini yapması caiz değildir.
2242- Müsakat müddetinin taraflarca belli olması
gerekir. Eğer başlangıcını belirtip, o yılın meyvesinin toplandığı zamanı da
sonu olarak kararlaştırırlarsa yeterlidir.
2243- Müsakat yapıldığında mahsulün yarısı, üçte
biri, daha az veya daha çok miktarda olmak üzere belirtilmesi ve her iki
tarafın da belli hisse sahibi olması gerekir. Ama eğer meyvelerden, örneğin yüz
kilosu ağaç sahibinin, geriye kalan miktarın da çalışan kimsenin olması üzere
anlaşırlarsa, bu muamele batıl olur.
2244- Müsakat muamelesi, meyvelerin zahir olup
görünmesinden önce yapılmalıdır. Şayet müsakat akdi meyvelerin görünmesinden sonra ve olgunlaşmasından önce ya-pılacak
olursa, anlaşma ancak, meyvenin artışında veya kaliteli meyve alınmasında
etkili ve gerekli olan sulama işlemi gibi bir işin kaldığı takdirde sahihtir.
Aksi hâlde, mey-velerin toplanması ve korunması gibi işlere ihtiyaç duyulsa
bile, muamele sakıncalıdır.
2245- Kavun, salatalık ve benzeri şeylerin
divleklerinde müsakat muamelesi sahih değildir.
2246- Yağmur suyundan veya yerin rutubetinden
yararlanıp, başka şeyle sulanmaya gerek duymayan bir ağacın, bellemek ve
gübrelemek gibi diğer işlere ihtiyacı olursa, müsakat muamelesi sahihtir. Fakat
yapılacak bu işlerin, meyvenin çoğalmasında veya ağacın kaliteli meyve
vermesinde katkısı olmazsa, bu durumda müsakat akdi yapmak sakıncalı olur.
2247- Müsakat üzere anlaşan iki kişi,
birbirlerinin rızasıyla anlaşmayı bozabilirler. Yine akdi okurken birinin veya
her ikisinin de feshetme hakkına sahip olmasını şart koşarlarsa,
kararlaştırılan şarta uygun olarak müsakatı boz-manın sakıncası yoktur. Hatta akitte koşulan bir şarta uyulmadığı
takdirde, yararına şart koşulan kimse akdi bozabilir.
2248- Ağaç sahibi kimsenin ölmesiyle, yapılan müsa-kat
akdi bozulmaz; mirasçıları onun yerine geçerler [ve işi olduğu gibi devam
ettirirler].
2249- Ağaçların bakımını üstlenen kimse ölünce,
bakılır: Eğer akitte bizzat onun kendisinin ağaçlara bakım yap-ması şart
koşulmamışsa, mirasçıları onun yerine geçerek işi devam ettirirler. Şayet
kendileri çalışmayı kabul etmezler ve çalışması için de birisini ecîr
tutmazlarsa, şer'î hâkim ölenin terekesiyle işi yapacak birisini ecîr tutar,
elde edilen mahsulü ağaç sahibi ile ölenin mirasçıları arasında paylaştırır.
Fakat müsakat bizzat ölen kimsenin kendisi için tayin edilerek yapılmış ve
başkasına bırakmayacağına dair şart koşulmuşsa, adamın ölmesiyle anlaşma
bozulur. Ama böyle bir kararları yoksa, ağaç sahibi isterse muameleyi bozar,
isterse de ölenin mirasçılarının veyahut ücret karşılığı tutacakları kimsenin
işi olduğu gibi devam ettirmesine rıza gösterir.
2250- Elde edilen mahsulün tümünün ağaç sahibine
tahsis edilmesi şart koşulursa, müsakat batıl olur. Bu durumda meyve, ağaç
sahibinin kendisine aittir; çalışan kimse ücret olarak bir hak talep edemez.
Ancak müsakatın batıl olması, başka bir sebepten dolayı ise, mal sahibinin
sulama ve diğer işlerin normal ücretini ağaçların bakımını üstlenen kimseye
vermesi gerekir.
2251- Bir kimse, elde edilen mahsulde ortak olmak
üzere sahip olduğu bir araziyi, ağaç dikmesi için bir başkasına bırakırsa, bu
muamele batıl dır. O hâlde eğer fidanlar, arazi sahibi tarafından ortaya
konulmuşsa, bakımdan sonra da onundur; ama bakımı üstlenen kimsenin işçilik
ücretini vermesi gerekir. Eğer fidanlar, bakımını üstlenen kimse tarafından
ortaya konulmuşsa, bakımdan sonra da ağaçlar onundur, isterse ağaçları söker;
ama söktükten sonra oluşan çukurları doldurması ve yerin kirasını da ağaçları
diktiği günden itibaren arazi sahibine vermesi gerekir. Tarla sahibi de
ağaçları sökmesi için onu mecbur edebilir, ama sökülmesi yüzünden ağaçlarda
biraz kusur meydana gelirse, onun kıymet farkını ağaç sahibine vermesi gerekir.
Kiralı veya kirasız olarak ağaçlarını arazide bırakması için de ağaç sahibini
mecbur edemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder