1913- Koyunun beş nisabı vardır:
1) Kırk koyun; zekâtı bir koyundur. koyunların sayısı kırka
ulaşmadıkça, zekât farz olmaz.
2) Yüz yirmi bir koyun; zekâtı iki koyundur.
3) İki yüz bir koyun; zekâtı üç koyundur.
4) Üç yüz bir koyun; zekâtı farz ihtiyat gereği dört
koyundur.
5) Dört yüz ve ondan yukarısıdır; bu nisaba ulaştığında yüz
tane yüz tane olarak hesap edilmeli ve her yüz koyun için bir koyun zekât
verilmelidir. Zekât olarak verilecek koyunun bizzat aynı koyunların içinden
olması gerekmez, başka bir koyun verileceği gibi koyunun kıymetince para da
verilirse yeterlidir. Ama bunların dışında zekât olarak başka bir cinsten
vermesi, ancak vereceği şeyin fakirler için daha iyi olduğu durumda
sakıncasızdır; gerçi böyle olması da gerekli değildir.
1914- İki nisap arasında kalan koyunlar için
zekât ge-rekmez. Buna göre koyunlarının sayısı birinci nisap olan kırktan fazla
olup, ikinci nisaba yani yüz yirmi bir koyuna ulaşmayan kimse, yalnızca kırk
koyun için zekât vermelidir, fazlası için zekât gerekmez. Sonraki nisaplar için
de hüküm aynen geçerlidir.
1915- Nisap miktarına ulaşmış olan deve, sığır
ve koyunlar için zekât vermek farzdır; ister hepsi erkek olsun, isterse dişi
veyahut erkek ve dişi olarak karışık olsun.
1916- Zekât verme bakımından sığır ile manda
aynı cinsten sayılır. Yine zekâtı verilecek develerin Arap ve acem devesi olması
arasında fark olmadığı gibi keçi, koyun ve şişek de aynı cinsten olduklarından
dolayı zekâtlarında fark yoktur.
1917- Zekât olarak verilen koyunun en az iki
yaşına girmiş olması gerekir; ama koyun yerine keçi verilecek olursa, üç yaşına
girmiş olması lazımdır.
1918- Zekât olarak verilecek koyunun fiyatı
diğer koyunlardan biraz düşük olursa, sakıncası yoktur. Fakat diğer koyunlardan
daha değerli olanını vermesi daha iyidir. Deve ile sığırda da hüküm böyledir.
1919- Ortak olan birkaç kişiden hangisinin hissesi
ilk nisap miktarına ulaşırsa zekâtı verir; hissesi ilk nisaba ulaşmayan kimse
ise zekât vermez.
1920- Eğer bir insanın değişik yerlerde devesi,
sığırı ya da koyunu olur ve birlikte sayıları nisap miktarına ulaşırsa,
onlardan zekât vermesi gerekir.
1921- Sahip olduğu deve, sığır veya koyun, hasta
ve kusurlu olsa bile [nisap hesabına girer ve] zekâtları verilir.
1922- Sahip olduğu deve, sığır ve koyunların hepsi
has-ta, kusurlu veya yaşlı olursa, zekât, onların arasından verilebilir.
Fakat onların hepsi sağlam, kusursuz ve genç olurlarsa, zekât olarak hasta,
kusurlu ve yaşlı bir hayvan veri-lemez. Hatta onlardan bazısı sağlam, bazısı
hasta, bir grubu kusurlu başka bir grubu kusursuz, bir miktarı yaşlı bir
miktarı genç olsa bile, farz ihtiyat gereği sağlam, kusursuz ve genç olan
hayvan zekât olarak verilmelidir.
1923- Eğer on birinci ay dolmadan önce elinde
bulunan sığır, koyun ve deveyi başka bir şeyle veyahut nisap miktarında olan bu
hayvanları nisap miktarındaki aynı cinsten olan bir başka hayvanla değiştirirse,
üzerine zekât farz olmaz. Meselâ, kırk koyun verip, başka bir kırk koyun
alınca, zekât gerekmez.
1924- Sığır, koyun ve deveyi zekât olarak
vermesi gereken bir kimse, onların zekâtını başka bir cinsten verirse, sayıları
nisap miktarından aşağıya düşmedikçe her yıl onlardan zekât vermesi gerekir.
Eğer zekât olarak onların içinden bir hayvan verir ve ilk nisaptan aşağıya
düşerse, zekât, onun üzerine farz olmaktan çıkar. Meselâ, kırk koyunu olan bir
kimse, onların zekâtını başka bir maldan verirse, koyunlarının sayısı kırktan
aşağı düşmedikçe her yıl için bir koyun zekât vermelidir. Fakat onların içinden
verirse, sayıları kırka ulaşmadıkça zekât farz olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder