20 Temmuz 2012 Cuma

CEMAAT NAMAZI


1399- Farz namazların, özellikle günlük namazların cemaatle kılınması müstehaptır. Sabah, akşam ve yatsı namazları hakkında, özellikle cami komşuları ve caminin ezan sesini işitenlere daha çok tavsiye edilmiştir.
1400- Bir rivayette şöyle yer almıştır: "Cemaat imamına bir kişi uyarsa, kılınan her rekâtın sevabı yüz elli namaza denktir. Eğer iki kişi uyarsa, her rekâtın altı yüz namaz kadar sevabı vardır. Uyanların sayısı on kişiye ulaşıncaya kadar namazın sevabı da artar. Sayıları onu geçince, gökler kağıt, denizler mürekkep, ağaçlar kâlem, cinler, insanlar ve melekler yazıcı olsalar, bir rekâtın sevabını yazmaya güç yetiremezler."
1401- Cemaat namazına itinâsızlık yüzünden katılma-mak caiz değildir. İnsana özürsüz olarak cemaat namazını terk etmesi de yakışmaz.
1402- Bekleyip namazı cemaatle kılmak müstehaptır. Cemaatle kılınan namaz, ilk vakitte tek başına kılınan namazdan daha üstündür. Yine kısa sürede kılınan cemaat na-mazı, tek başına uzun sürede kılınan namazdan daha üstündür.
1403- Cemaat namazı başladığı zaman, tek başına kılınan namazı ikinci kez cemaate katılarak kılmak müste-haptır. Daha sonra tek başına kılınan namazın batıl olduğu anlaşılırsa, ikinci kez kılınan namaz yeterlidir.
1404- İmam veya imama uyan, cemaatle kıldığı namazı tekrar cemaatle kılmak isterse, ikinci cemaat ve katılan şahıslar birincisiyle farklı olursa, sakıncası yoktur.
1405- Namazda vesveseye düşen bir kimse eğer sadece cemaatle kıldığı zaman vesveseden kurtuluyorsa, namazı cemaatle kılması gerekir.
1406- Anne veya baba kendi çocuğuna namazı cemaatle kılmasını emrederse, anne ve babaya itaat farz olduğundan dolayı farz ihtiyat gereği, çocuk namazı cemaatle kılmalıdır ve bunu yaparken müstehap niyetiyle yapmalıdır.
1407- Farz ihtiyat gereği, Kurban ve Ramazan Bayramı namazları Hz. Mehdi'nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) gaybeti döneminde cemaatle kılınmamalıdır. Ama re-câ niyetiyle [Allah'ın emirlerine uygun düşmesini ümit ederek] kılmanın sakıncası yoktur. Ancak yağmurun yağması için kılınan istiskâ namazı dışında müstehap namazlar cemaatle kılınmaz.
1408- Günlük namazlardan birini kılan cemaat imamına herhangi günlük bir namaz için uyulabilir. Ama imam günlük namazını ihtiyat ederek yeniden kılıyorsa, imamla ona uyacak kişinin ihtiyat etme sebebi aynı olursa, imama uyabilir.
1409- Günlük namazının kazasını kılan cemaat imamı-na uyulabilir. Ama, eğer ihtiyat etsin diye namazını kaza ediyorsa veya başka birinin ihtiyat edilerek kılınması istenen kaza namazını kılıyorsa, bunun için para almamış olsa da, o imama uymak sakıncalıdır. Eğer insan, imamın namazlarını kaza ettiği kimsenin kazaya kalmış namazı olduğunu kesin olarak bilirse, o zaman imama uyabilir.
1410- Kıldığı namazın günlük namaz mı, yoksa müs-tehap namaz mı olduğu bilinmeyen imama uyulmaz.
1411- İmam mihrapta iken arkasında imama uyan birisi olmazsa, mihrabın sağ ve solunda duran ve mihrabın duvarı imamı görmelerini engelleyen kimseler, imama uyamazlar. Hatta imamın arkasında ona uyan birisi olur; ancak iki tarafta duranlar mihrabın duvarı nedeniyle imamı göremezlerse, imama uymaları sakıncalı ve hatta namazları batıldır.
1412- Birinci safın uzun olması nedeniyle iki tarafta duranlar imamı göremezlerse, imama uyabilirler. Yine öbür saflardan birinin uzun olması nedeniyle, o safın iki tarafında duran kimseler kendi önlerindeki safı göremezlerse, imama uyabilirler.
1413- Cemaatin safları caminin kapısına kadar ulaşırsa, kapının karşısında ve safların arkasında namaza katılan kimsenin namazı sahihtir. Yine, o şahısın arkasında durarak imama uyanların namazı sahihtir. Fakat onun iki tarafında durup önceki safı göremeyenlerin namazı sakıncalı ve hatta batıldır.
1414- Direğin arkasında namaza duran kimse, sağ veya sol tarafındaki cemaat vasıtasıyla imama bağlantılı olmazsa, imama uyamaz. Hatta sağ ve sol tarafta duranlar vasıtasıyla imamla bağlantılı olur; ancak önceki saftan bir kişiyi dahi görmezse, onun cemaat namazına katılması doğru olmaz.
1415- İmamın durduğu yer, cemaatin durduğu yerden yüksekte olmamalıdır. Ama imamın yerinin çok az bir miktar yüksekte olmasının sakıncası yoktur. Yine, yer meyilli olur ve imam da yüksek tarafta durursa, -zemin fazla meyilli olmayıp düz denebilecek şekilde olmak şartıyla- sakıncası yoktur.
1416- Cemaatin durduğu yerin imamdan yüksekliği, eski zamanlarda normal olan yükseklik kadar örneğin imam bahçede, cemaat da damın üzerinde olursa, sakıncası yoktur. Ama zamanımızdaki yüksek apartmanlar gibi bir kaç kat olursa, cemaat namazı sakıncalı olur.
1417- Bir safta duranların arasında, iyiyi ve kötüyü ayırt eden baliğ olmamış çocuk yer alırsa, onun namazının batıl olduğu bilinmedikçe, imama uyulabilir [imama uymaya engel değildir].
1418- İmam tekbir aldıktan sonra, önceki saftakiler na-maza ve tekbir almaya hazır vaziyette olurlarsa, arka safta duranlar tekbir alabilirler. Ama ön saftakilerin tekbir almalarını beklemek, müstehap ihtiyattır.
1419- Önceki saflardan birinin namazının batıl olduğu bilinirse, arkadaki saflardan imama uyulamaz. Ama, onların namazlarının sahih olup olmadığı bilinmezse, arkadaki saflardan imama uyulabilir.
1420- İmamın namazının batıl olduğunu -meselâ, imamın abdestsiz olduğunu- bilen bir kimse, imamın kendisi farkında olmasa da, ona uyamaz.
1421- Muktedi (=imama uyan), namazdan sonra imamın âdil olmadığını veya kâfir olduğunu veya örneğin ab-destsiz olduğundan namazının batıl olduğunu anlarsa, namazı sahihtir.
1422- Namazda imama uyup uymadığından şüpheye düşen kimse, örneğin okunan Fâtiha ve sureyi dinlemek gibi muktedinin imama uyması gereken bir işin yapılması durumunda ise, namazı cemaatle bitirmesi gerekir. Ama eğer muktedinin imama uymaması ve hem imamın, hem de ona uyanın yapması gereken rükû veya secde gibi bir ameli yapar hâlde ise, namazını münferit (=cemaatten ayrılma) niyetiyle kendi başına bitirmelidir.
1423- İnsan, cemaat namazından ayrılıp kendi başına namaz kılmaya niyet edebilir.
1424- İmam Fâtiha ve sureyi okuduktan sonra, mukte-di bir özür nedeniyle cemaat namazından ayrılmayı niyet ederse, Fâtiha ve sureyi okuması gerekmez. Eğer Fâtiha ve sure bitmeden önce ayrılmak isterse, imamın okumadığı kısmı okumalıdır.
1425- Cemaat namazından ayrılmaya ve tek başına na-maz kılmaya niyet edildikten sonra, farz ihtiyat gereği ikinci kez cemaatle kılmaya niyet edilmemelidir. Ancak yalnız kılmak veya cemaatle kılmak arasında tereddüde dü-şülür ve cemaatle kılmaya karar verilirse, namaz sahihtir.
1426- İnsan cemaat namazından ayrılmayı niyet edip etmediğinden şüpheye düşerse, ayrılmayı niyet etmediğine karar vermelidir.
1427- İmam rükûda iken cemaate katılıp rükûda imama yetişirse, imam rükûnun zikrini bitirmiş olsa da, cemaatle kıldığı namaz sahihtir ve bu, bir rekât olarak hesap edilir. Ama rükû miktarında eğilir; ancak rükûda imama yetişemezse, namazı tek başına sahihtir ve onu bitirmesi gerekir.
1428- Rükûda iken imama uyar ve rükû miktarında eğilir; ancak rükûda imama yetişip yetişmediğinden şüphe eder-se, namazı sahihtir ve namazı tek başına kılıp bitirmelidir.
1429- Rükûda iken imama uymayı niyet eder ve rükû miktarı eğilmeden önce, imam rükûdan kalkarsa, ya tek ba-şına kılmayı niyet etmeli veya imam ikinci rekâta kalkıncaya kadar beklemeli ve onu namazının birinci rekâtı saymalıdır. Ama eğer imamın kalkması "bu şahıs cemaatle na-maz kılıyor" denmeyecek kadar uzun sürerse, tek başına kılmayı niyet etmelidir.
1430- Bir kimse namazın evvelinde veya Fâtiha ve sure okunurken imama uyar; ancak rükûya gitmeden önce, imam rükûdan kalkarsa, namazı cemaatle sahihtir; rükûya gidip kendini imama yetiştirmelidir.
1431- İmam namazın son teşehhüdünü okurken yetişip cemaat namazının sevabını almak isteyen kimse, niyet edip iftitah tekbirini aldıktan sonra oturmalı ve teşehhüdü imamla okumalı; ama selâm vermeden imamın selâm vermesini beklemeli ve daha sonra ayağa kalkmalı, ikinci kez niyet etmeden ve tekbir almadan Fâtiha ve sureyi okumalı ve bunu namazın birinci rekâtı saymalıdır.
1432- Muktedi (=imama uyan), imamdan ilerde durma-malıdır. İmamla aynı hizada durması da sakıncalıdır. Farz ihtiyat gereği, imamdan biraz geride durmalıdır. Fakat imamdan geride durduğu hâlde, boyu imamın boyundan uzun olduğundan dolayı rükû ve secdede imamdan ilerde olursa, sakıncası yoktur.
1433- Namazda imam ile muktedi (=imama uyan) arasında perde gibi arkasını göstermeyen bir şey bulunmamalıdır. Yine, insanın imama bağlantısını sağlayan bir muk-tedi ile insanın arasında öyle bir şey bulunmamalıdır. Ancak, imam erkek ve ona uyan kadın olursa, o kadınla imam arasında veya o kadınla imama bağlantısını sağlayan bir erkek muktedinin arasında perde ve benzeri bir şeyin bulunması sakıncasızdır.
1434- Namaza başladıktan sonra imamla muktedi veya muktediyle imama bağlantısını sağlayan bir başka muk-tedi arasında perde veya arkası görünmeyen başka bir şey fasıla olursa, namazı münferit olur ve bu şekilde kılınan namaz sahihtir.
1435- Muktedinin (=imama uyanın) secde yeri ile ima-mın durduğu yer arasında normal bir adım miktarında uzaklık olmasının sakıncası yoktur. Yine, muktedinin secde yeri ile ön safta duran ve onu imamla bağlantılı kılan diğer bir muktedinin durduğu yer arasında aynı miktarda uzaklık olmasının sakıncası yoktur. Ancak, muktedinin secde yeri ile önündeki kimsenin durduğu yer arasında hiç fasıla olmaması, müstehap ihtiyattır.
1436- Ön taraftan imama bağlantısı olmayan muktedi ile, onun sağ veya sol taraftan imama bağlantısını sağlayan diğer muktediler arasında normal bir adım miktarında ara olursa, namaz sahihtir.
1437- Namazda muktedi ile imam veya muktedi ile onun imamla bağlantısını kuran diğer bir muktedi arasında büyük bir adım miktarından fazla uzaklık olursa, namazı münferit olarak kılar ve bu şekilde kılınan namaz sahihtir.
1438- Ön saftakilerin hepsi namazlarını bitirir veyahut münferit kılmaya niyet ederlerse, arkadaki saf ile daha önceki safın arasında bir büyük adımdan fazla uzaklık olmazsa, cemaat olarak namaz kılmaları sahihtir. Ama iki saf arasındaki uzaklık bu miktardan fazla olursa, namazları cemaat olmaktan çıkar, münferit olur ve bu şekilde kılınan namaz sahihtir.
1439- İkinci rekâtta cemaat namazına katılan kimse, kunut ve teşehhüdü imamla okuyabilir. Teşehhüdü okurken el parmaklarını ve ayaklarının ön kısmını yere koyması ve dizlerini kaldırması ihtiyattır. Teşehhütten sonra imamla kalkıp Fâtiha ile sureyi okuması gerekir. Eğer sureyi okumak için vakit yoksa, Fâtiha'yı bitirir, rükû veya secdede kendini imama yetiştirir veya münferit olarak kılmayı niyet eder ve bu şekilde kılınan namaz sahihtir. Fakat secdede imama yetiştiği takdirde, ihtiyat edip namazı iade etmesi daha iyidir.
1440- Dört rekâtlı bir namazın ikinci rekâtında iken imama uyan kimse, namazının ikinci rekâtında -ki imamın üçüncü rekâtı olur- iki secdeden sonra oturup teşehhüdün farz olan kısmını okumalı ve kalkıp üç defa tesbihatı okumaya vakti yoksa, bir defa okumalı ve kendini rükû veya secdede imama yetiştirmelidir.
1441- İmam üçüncü veya dördüncü rekâtta olur ve imama uymak isteyen kimse, imama uyduğunda Fâtiha'yı okuyup rükûda imama yetişemeyeceğini bilirse, farz ihtiyat gereği beklemeli ve imam rükûya gidince, ona uymalıdır.
1442- Üçüncü veya dördüncü rekâtta imama uyan kim-senin Fâtiha ve sureyi okuması gerekir. Sure için vakit yok-sa, Fâtiha'yı bitirmeli ve kendini rükû veya secdede imama yetiştirmelidir. Ancak secdede imama yetiştiği takdirde, ihtiyat edip namazı iade etmesi daha iyidir.
1443- Sureyi okuduğu takdirde rükûda imama yetişemeyeceğini bilen bir kimse, sureyi okumaması gerekir; fakat okursa, namazı sahihtir.
1444- Sureyi okumaya başladığı veya başlamışsa bitirdiği takdirde rükûda imama yetişebileceğine kanaat getiren kimsenin farz ihtiyat gereği sureyi okuması veya başlamışsa bitirmesi gerekir.
1445- Sureyi okuduğu takdirde rükûda imama yetişeceğinden emin olan kimse, sureyi okuyup rükûya yetişe-mezse, namazı sahihtir.
1446- İmam ayakta iken cemaat namazına katılmak isteyen, imamın hangi rekâtta olduğunu bilmezse, imama uyabilir. Ancak kurbet (=Allah'a yaklaşma) kastıyla Fâtiha ve sureyi okumalıdır. Sonradan imamın birinci veya ikinci rekâtta olduğu anlaşılsa da, namaz sahihtir.
1447- İmamın birinci veya ikinci rekâtta olduğunu sanarak Fâtiha ve sureyi okumaz ve rükûdan sonra üçüncü veya dördüncü rekât olduğunu anlarsa, namazı sahihtir. Fakat bunu rükûdan önce anlarsa, Fâtiha ve sureyi okumalıdır. Eğer vakit yoksa, sadece Fâtiha'yı okumalı ve rükû veya secdede imama yetişmelidir.
1448- İmamın üçüncü veya dördüncü rekâtı kıldığı sanılarak Fâtiha ve sure okunur; ancak rükûdan önce veya sonra birinci veya ikinci rekâtta olduğu anlaşılırsa, kılınan namaz sahihtir.
1449- Müstehap bir namaz kılarken, cemaatle namaza başlanırsa, namazı bitirip cemaate yetişeceğine güven-miyorsa, müstehap namazı bırakıp cemaat namazına katılması mütehaptır. Hatta cemaatin birinci rekâtına yetişeceğine de güvenmiyorsa, yine aynı şekilde hareket etmesi müstehaptır.
1450- Üç veya dört rekâtlı bir namazı kılarken cemaatle namaza başlanırsa, üçüncü rekâtın rükûsuna gitmemiş olur ve namazı bitirip cemaate yetişebileceğine gü-venmiyorsa, kıldığı namazı müstehap namaz niyetiyle iki rekât olarak tamamlayıp kendini cemaate yetiştirmesi müs-tehaptır.
1451- İmam namazı bitirdiği hâlde imama uyan teşehhüt veya birinci selâmda ise, cemaat namazından ayrılmayı niyet etmesi gerekmez.
1452- İmamdan bir rekât geride kalan kimse, imam son rekâtın teşehhüdünü okurken, ayağa kalkıp namazını bitirebilir veya parmaklarını ve ayaklarının ön kısmını yere koyup, dizlerini kaldırarak imamın selâmı vermesini bekleyip sonra kalkabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder