1399- Farz namazların, özellikle günlük
namazların cemaatle kılınması müstehaptır. Sabah, akşam ve yatsı namazları
hakkında, özellikle cami komşuları ve caminin ezan sesini işitenlere daha çok
tavsiye edilmiştir.
1400- Bir rivayette şöyle yer
almıştır: "Cemaat imamına bir kişi uyarsa, kılınan her rekâtın sevabı
yüz elli namaza denktir. Eğer iki kişi uyarsa, her rekâtın altı yüz namaz kadar
sevabı vardır. Uyanların sayısı on kişiye ulaşıncaya kadar namazın sevabı da
artar. Sayıları onu geçince, gökler kağıt, denizler mürekkep, ağaçlar kâlem,
cinler, insanlar ve melekler yazıcı olsalar, bir rekâtın sevabını yazmaya güç
yetiremezler."
1401- Cemaat namazına itinâsızlık yüzünden
katılma-mak caiz değildir. İnsana özürsüz olarak cemaat namazını terk etmesi de
yakışmaz.
1402- Bekleyip namazı cemaatle kılmak
müstehaptır. Cemaatle kılınan namaz, ilk vakitte tek başına kılınan namazdan
daha üstündür. Yine kısa sürede kılınan cemaat na-mazı, tek başına uzun sürede
kılınan namazdan daha üstündür.
1403- Cemaat namazı başladığı zaman, tek başına
kılınan namazı ikinci kez cemaate katılarak kılmak müste-haptır. Daha sonra tek
başına kılınan namazın batıl olduğu anlaşılırsa, ikinci kez kılınan namaz
yeterlidir.
1404- İmam veya imama uyan, cemaatle kıldığı
namazı tekrar cemaatle kılmak isterse, ikinci cemaat ve katılan şahıslar
birincisiyle farklı olursa, sakıncası yoktur.
1405- Namazda vesveseye düşen bir kimse eğer
sadece cemaatle kıldığı zaman vesveseden kurtuluyorsa, namazı cemaatle kılması
gerekir.
1406- Anne veya baba kendi çocuğuna namazı
cemaatle kılmasını emrederse, anne ve babaya itaat farz olduğundan dolayı farz
ihtiyat gereği, çocuk namazı cemaatle kılmalıdır
ve bunu yaparken müstehap niyetiyle yapmalıdır.
1407- Farz ihtiyat gereği, Kurban ve Ramazan
Bayramı namazları Hz. Mehdi'nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) gaybeti döneminde
cemaatle kılınmamalıdır. Ama re-câ niyetiyle [Allah'ın emirlerine uygun
düşmesini ümit ederek] kılmanın sakıncası yoktur. Ancak yağmurun yağması için
kılınan istiskâ namazı dışında müstehap namazlar cemaatle kılınmaz.
1408- Günlük namazlardan birini kılan cemaat
imamına herhangi günlük bir namaz için uyulabilir. Ama imam günlük namazını
ihtiyat ederek yeniden kılıyorsa, imamla ona uyacak kişinin ihtiyat etme sebebi
aynı olursa, imama uyabilir.
1409- Günlük namazının kazasını kılan cemaat
imamı-na uyulabilir. Ama, eğer ihtiyat etsin diye namazını kaza ediyorsa veya
başka birinin ihtiyat edilerek kılınması istenen kaza namazını kılıyorsa, bunun
için para almamış olsa da, o imama uymak sakıncalıdır. Eğer insan, imamın
namazlarını kaza ettiği kimsenin kazaya kalmış namazı olduğunu kesin olarak
bilirse, o zaman imama uyabilir.
1410- Kıldığı namazın günlük namaz mı, yoksa
müs-tehap namaz mı olduğu bilinmeyen imama uyulmaz.
1411- İmam mihrapta iken arkasında imama uyan
birisi olmazsa, mihrabın sağ ve solunda duran ve mihrabın duvarı imamı
görmelerini engelleyen kimseler, imama uyamazlar. Hatta imamın arkasında ona
uyan birisi olur; ancak iki tarafta duranlar mihrabın duvarı nedeniyle imamı
göremezlerse, imama uymaları sakıncalı ve hatta namazları batıldır.
1412- Birinci safın uzun olması nedeniyle iki
tarafta duranlar imamı göremezlerse, imama uyabilirler. Yine öbür saflardan
birinin uzun olması nedeniyle, o safın iki tarafında duran kimseler kendi
önlerindeki safı göremezlerse, imama uyabilirler.
1413- Cemaatin safları caminin kapısına kadar
ulaşırsa, kapının karşısında ve safların arkasında namaza katılan kimsenin
namazı sahihtir. Yine, o şahısın arkasında durarak imama uyanların namazı
sahihtir. Fakat onun iki tarafında durup önceki safı göremeyenlerin namazı sakıncalı
ve hatta batıldır.
1414- Direğin arkasında namaza duran kimse, sağ
veya sol tarafındaki cemaat vasıtasıyla imama bağlantılı olmazsa, imama uyamaz.
Hatta sağ ve sol tarafta duranlar vasıtasıyla imamla bağlantılı olur; ancak
önceki saftan bir kişiyi dahi görmezse, onun cemaat namazına katılması doğru
olmaz.
1415- İmamın durduğu yer, cemaatin durduğu
yerden yüksekte olmamalıdır. Ama imamın yerinin çok az bir miktar yüksekte
olmasının sakıncası yoktur. Yine, yer meyilli olur ve imam da yüksek tarafta durursa,
-zemin fazla meyilli olmayıp düz denebilecek şekilde olmak şartıyla- sakıncası
yoktur.
1416- Cemaatin durduğu yerin imamdan yüksekliği,
eski zamanlarda normal olan yükseklik kadar örneğin imam bahçede, cemaat da
damın üzerinde olursa, sakıncası yoktur. Ama zamanımızdaki yüksek apartmanlar
gibi bir kaç kat olursa, cemaat namazı sakıncalı olur.
1417- Bir safta duranların arasında, iyiyi ve
kötüyü ayırt eden baliğ olmamış çocuk yer alırsa, onun namazının batıl olduğu
bilinmedikçe, imama uyulabilir [imama uymaya engel değildir].
1418- İmam tekbir aldıktan sonra, önceki
saftakiler na-maza ve tekbir almaya hazır vaziyette olurlarsa, arka safta
duranlar tekbir alabilirler. Ama ön saftakilerin tekbir almalarını beklemek,
müstehap ihtiyattır.
1419- Önceki saflardan birinin namazının batıl
olduğu bilinirse, arkadaki saflardan imama uyulamaz. Ama, onların namazlarının
sahih olup olmadığı bilinmezse, arkadaki saflardan imama uyulabilir.
1420- İmamın namazının batıl olduğunu -meselâ,
imamın abdestsiz olduğunu- bilen bir kimse, imamın kendisi farkında olmasa da,
ona uyamaz.
1421- Muktedi (=imama
uyan), namazdan sonra imamın âdil olmadığını veya kâfir olduğunu veya örneğin
ab-destsiz olduğundan namazının batıl olduğunu anlarsa, namazı sahihtir.
1422- Namazda imama uyup uymadığından şüpheye
düşen kimse, örneğin okunan Fâtiha ve sureyi dinlemek gibi muktedinin imama
uyması gereken bir işin yapılması durumunda ise, namazı cemaatle bitirmesi
gerekir. Ama eğer muktedinin imama uymaması ve hem imamın, hem de ona uyanın yapması
gereken rükû veya secde gibi bir ameli yapar hâlde ise, namazını münferit (=cemaatten ayrılma) niyetiyle kendi başına
bitirmelidir.
1423- İnsan, cemaat namazından ayrılıp kendi
başına namaz kılmaya niyet edebilir.
1424- İmam Fâtiha ve sureyi okuduktan sonra,
mukte-di bir özür nedeniyle cemaat namazından ayrılmayı niyet ederse, Fâtiha ve
sureyi okuması gerekmez. Eğer Fâtiha ve sure bitmeden önce ayrılmak isterse,
imamın okumadığı kısmı okumalıdır.
1425- Cemaat namazından ayrılmaya ve tek başına
na-maz kılmaya niyet edildikten sonra, farz ihtiyat gereği ikinci kez cemaatle
kılmaya niyet edilmemelidir. Ancak yalnız kılmak veya cemaatle kılmak arasında
tereddüde dü-şülür ve cemaatle kılmaya karar verilirse, namaz sahihtir.
1426- İnsan cemaat namazından ayrılmayı niyet
edip etmediğinden şüpheye düşerse, ayrılmayı niyet etmediğine karar vermelidir.
1427- İmam rükûda iken cemaate katılıp rükûda
imama yetişirse, imam rükûnun zikrini bitirmiş olsa da, cemaatle kıldığı namaz
sahihtir ve bu, bir rekât olarak hesap edilir. Ama rükû miktarında eğilir;
ancak rükûda imama yetişemezse, namazı tek başına sahihtir ve onu bitirmesi
gerekir.
1428- Rükûda iken imama uyar ve rükû miktarında
eğilir; ancak rükûda imama yetişip yetişmediğinden şüphe eder-se, namazı
sahihtir ve namazı tek başına kılıp bitirmelidir.
1429- Rükûda iken imama uymayı niyet eder ve
rükû miktarı eğilmeden önce, imam rükûdan kalkarsa, ya tek ba-şına kılmayı
niyet etmeli veya imam ikinci rekâta kalkıncaya kadar beklemeli ve onu
namazının birinci rekâtı saymalıdır. Ama eğer imamın kalkması "bu şahıs
cemaatle na-maz kılıyor" denmeyecek kadar uzun sürerse, tek başına kılmayı
niyet etmelidir.
1430- Bir kimse namazın evvelinde veya Fâtiha ve
sure okunurken imama uyar; ancak rükûya gitmeden önce, imam rükûdan kalkarsa,
namazı cemaatle sahihtir; rükûya gidip kendini imama yetiştirmelidir.
1431- İmam namazın son teşehhüdünü okurken
yetişip cemaat namazının sevabını almak isteyen kimse, niyet edip iftitah
tekbirini aldıktan sonra oturmalı ve teşehhüdü imamla okumalı; ama selâm
vermeden imamın selâm vermesini beklemeli ve daha sonra ayağa kalkmalı, ikinci
kez niyet etmeden ve tekbir almadan Fâtiha ve sureyi okumalı ve bunu namazın
birinci rekâtı saymalıdır.
1432- Muktedi (=imama
uyan), imamdan ilerde durma-malıdır. İmamla aynı hizada durması da
sakıncalıdır. Farz ihtiyat gereği, imamdan biraz geride durmalıdır. Fakat
imamdan geride durduğu hâlde, boyu imamın boyundan uzun olduğundan dolayı rükû
ve secdede imamdan ilerde olursa, sakıncası yoktur.
1433- Namazda imam ile muktedi (=imama uyan) arasında perde gibi arkasını
göstermeyen bir şey bulunmamalıdır. Yine, insanın imama bağlantısını sağlayan
bir muk-tedi ile insanın arasında öyle bir şey bulunmamalıdır. Ancak, imam
erkek ve ona uyan kadın olursa, o kadınla imam arasında veya o kadınla imama
bağlantısını sağlayan bir erkek muktedinin arasında perde ve benzeri bir şeyin
bulunması sakıncasızdır.
1434- Namaza başladıktan sonra imamla muktedi
veya muktediyle imama bağlantısını sağlayan bir başka muk-tedi arasında perde
veya arkası görünmeyen başka bir şey fasıla olursa, namazı münferit olur ve bu
şekilde kılınan namaz sahihtir.
1435- Muktedinin (=imama
uyanın) secde yeri ile ima-mın durduğu yer arasında normal bir adım miktarında
uzaklık olmasının sakıncası yoktur. Yine, muktedinin secde yeri ile ön safta
duran ve onu imamla bağlantılı kılan diğer bir muktedinin durduğu yer arasında
aynı miktarda uzaklık olmasının sakıncası yoktur. Ancak, muktedinin secde yeri
ile önündeki kimsenin durduğu yer arasında hiç fasıla olmaması, müstehap
ihtiyattır.
1436- Ön taraftan imama bağlantısı olmayan
muktedi ile, onun sağ veya sol taraftan imama bağlantısını sağlayan diğer
muktediler arasında normal bir adım miktarında ara olursa, namaz sahihtir.
1437- Namazda muktedi ile imam veya muktedi ile
onun imamla bağlantısını kuran diğer bir muktedi arasında büyük bir adım
miktarından fazla uzaklık olursa, namazı münferit olarak kılar ve bu şekilde
kılınan namaz sahihtir.
1438- Ön saftakilerin hepsi namazlarını bitirir
veyahut münferit kılmaya niyet ederlerse, arkadaki saf ile daha önceki safın
arasında bir büyük adımdan fazla uzaklık olmazsa, cemaat olarak namaz kılmaları
sahihtir. Ama iki saf arasındaki uzaklık bu miktardan fazla olursa, namazları
cemaat olmaktan çıkar, münferit olur ve bu şekilde kılınan namaz sahihtir.
1439- İkinci rekâtta cemaat namazına katılan
kimse, kunut ve teşehhüdü imamla okuyabilir. Teşehhüdü okurken el parmaklarını
ve ayaklarının ön kısmını yere koyması ve dizlerini kaldırması ihtiyattır.
Teşehhütten sonra imamla kalkıp Fâtiha ile sureyi okuması gerekir. Eğer sureyi
okumak için vakit yoksa, Fâtiha'yı bitirir, rükû veya secdede kendini imama
yetiştirir veya münferit olarak kılmayı niyet eder ve bu şekilde kılınan namaz
sahihtir. Fakat secdede imama yetiştiği takdirde, ihtiyat edip namazı iade
etmesi daha iyidir.
1440- Dört rekâtlı bir namazın ikinci rekâtında
iken imama uyan kimse, namazının ikinci rekâtında -ki imamın üçüncü rekâtı
olur- iki secdeden sonra oturup teşehhüdün farz olan kısmını okumalı ve kalkıp
üç defa tesbihatı okumaya vakti yoksa, bir defa okumalı ve kendini rükû veya
secdede imama yetiştirmelidir.
1441- İmam üçüncü veya dördüncü rekâtta olur ve
imama uymak isteyen kimse, imama uyduğunda Fâtiha'yı okuyup rükûda imama
yetişemeyeceğini bilirse, farz ihtiyat gereği beklemeli ve imam rükûya gidince,
ona uymalıdır.
1442- Üçüncü veya dördüncü rekâtta imama uyan kim-senin
Fâtiha ve sureyi okuması gerekir. Sure için vakit yok-sa, Fâtiha'yı bitirmeli
ve kendini rükû veya secdede imama yetiştirmelidir. Ancak secdede imama
yetiştiği takdirde, ihtiyat edip namazı iade etmesi daha iyidir.
1443- Sureyi okuduğu takdirde rükûda imama
yetişemeyeceğini bilen bir kimse, sureyi okumaması gerekir; fakat okursa,
namazı sahihtir.
1444- Sureyi okumaya başladığı veya başlamışsa
bitirdiği takdirde rükûda imama yetişebileceğine kanaat getiren kimsenin farz
ihtiyat gereği sureyi okuması veya başlamışsa bitirmesi gerekir.
1445- Sureyi okuduğu takdirde rükûda imama
yetişeceğinden emin olan kimse, sureyi okuyup rükûya yetişe-mezse, namazı sahihtir.
1446- İmam ayakta iken cemaat namazına katılmak
isteyen, imamın hangi rekâtta olduğunu bilmezse, imama uyabilir. Ancak kurbet (=Allah'a yaklaşma) kastıyla Fâtiha ve sureyi
okumalıdır. Sonradan imamın birinci veya ikinci rekâtta olduğu anlaşılsa da, namaz
sahihtir.
1447- İmamın birinci veya ikinci rekâtta
olduğunu sanarak Fâtiha ve sureyi okumaz ve rükûdan sonra üçüncü veya dördüncü
rekât olduğunu anlarsa, namazı sahihtir. Fakat bunu rükûdan önce anlarsa,
Fâtiha ve sureyi okumalıdır. Eğer vakit yoksa, sadece Fâtiha'yı okumalı ve rükû
veya secdede imama yetişmelidir.
1448- İmamın üçüncü veya dördüncü rekâtı kıldığı
sanılarak Fâtiha ve sure okunur; ancak rükûdan önce veya sonra birinci veya
ikinci rekâtta olduğu anlaşılırsa, kılınan namaz sahihtir.
1449- Müstehap bir namaz kılarken, cemaatle
namaza başlanırsa, namazı bitirip cemaate yetişeceğine güven-miyorsa, müstehap
namazı bırakıp cemaat namazına katılması mütehaptır. Hatta cemaatin birinci
rekâtına yetişeceğine de güvenmiyorsa, yine aynı şekilde hareket etmesi
müstehaptır.
1450- Üç veya dört rekâtlı bir namazı kılarken
cemaatle namaza başlanırsa, üçüncü rekâtın rükûsuna gitmemiş olur ve namazı
bitirip cemaate yetişebileceğine gü-venmiyorsa, kıldığı namazı müstehap namaz
niyetiyle iki rekât olarak tamamlayıp kendini cemaate yetiştirmesi
müs-tehaptır.
1451- İmam namazı bitirdiği hâlde imama uyan
teşehhüt veya birinci selâmda ise, cemaat namazından ayrılmayı niyet etmesi
gerekmez.
1452- İmamdan bir rekât geride kalan kimse, imam
son rekâtın teşehhüdünü okurken, ayağa kalkıp namazını bitirebilir veya
parmaklarını ve ayaklarının ön kısmını yere koyup, dizlerini kaldırarak imamın
selâmı vermesini bekleyip sonra kalkabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder