135- Kur'ân'ın yazı ve sayfasını necis etmek
haramdır. Necis olduğunda, hemen yıkanması gerekir.
136- Kur'ân'ın cildi necis olduğunda, Kur'ân'a
saygısızlık sayıldığı takdirde yıkanması gerekir.
137- Kur'ân'ı, ölü hayvan ve kan gibi
necasetlerin üzerine koymak, necaset kuru bile olsa haramdır ve Kur'ân'ın onun
üzerinden kaldırılması farzdır.
138- Kur'ân'ın bir harfini bile necis mürekkeple
yazmak haramdır. Yazıldığı takdirde yıkanmalı veya yontma ve benzeri bir yolla
silinmelidir.
139- Farz ihtiyat gereği kâfire Kur'ân vermekten
sakınılmalıdır. Kâfirin elinde Kur'ân görüldüğünde imkan dahilinde alınmalıdır.
140- Kur'ân sayfası veya üzerinde Allah'ın,
Resululla-h'ın (s.a.a) veya Ehlibeyt İmamlarının (a.s) adı yazılı bir kağıt
gibi, saygı gösterilmesi gereken bir şey, tuvalete düşerse, onu dışarı çıkarıp
yıkamak, masrafı bile gerektirse, farzdır. Eğer çıkarmak mümkün olmazsa, o
sayfanın çürüdüğüne yâkin edilene dek o tuvalet kullanılmamalıdır. Yine Türbet
(Hz. Hüseyin'in -a.s- türbesine ait toprak) tuvalete düşer ve onu çıkarmak
mümkün olmazsa, dağılıp tamamen yok
olmasından emin olana dek o tuvalet kullanılmamalıdır.
141- Necis olan şeyi yeyip içmek haramdır. Yine
zararı olduğu takdirde necasetin kendisini çocuklara yedirmek haramdır; hatta
farz ihtiyat gereği zararlı olmasa bile necaseti çocuklara yedirmekten
sakınılmalıdır. Ama necis olmuş yemekleri çocuğa yedirmek haram değildir.
142- Yıkanıp temizlenmesi mümkün olan necis bir
şeyi satarken veya âriyet (ödünç)
verirken, necis olduğunu söylememenin sakıncası yoktur. Ama eğer, satın veya
âriyet alan kimsenin bunu yeme ve içmede kullanacağı bilinirse, necis olduğunun
söylenmesi gerekir.
143- Eğer bir kimse, birinin necis olan bir şeyi
yediğini veya necis elbiseyle namaz kıldığını görürse, ona söylemesi gerekmez.
144- Evinin veya yaygısının bir yeri necis olan
kimse, o eve giren kimselerin beden veya elbise veya başka bir şeylerinin
rutubetli olarak necis yere değdiğini görürse, onlara söylemesi gerekmez.
145- Ev sahibi, yemek yerken yemeğin necis
olduğunu anlarsa, misafirlere söylemesi gerekir. Misafirlerden biri anlarsa,
diğerlerine söylemesi gerekmez; ama birbirleriyle olan ilişkilerinin çok sıkı
olduğundan söylemediği takdirde kendisinin de necis olacağını biliyorsa,
yemekten sonra onlara söylemesi gerekir.
146- Ariyet alınan şey necis olur ve sahibinin
onu yeyip içmede kullanacağı bilinirse, ona söylenilmesi farzdır.
147- İyiyi ve kötüyü birbirinden ayırt edebilen
bir çocuk, bulûğ çağı yakın olsa bile necis bir şeyi yıkadığını söylerse onu
yeniden yıkamak gerekir; ama elinde bulunan bir şeyin necis olduğunu söylerse,
farz ihtiyat gereği o şeyden kaçınmak gerekir. Ancak bulûğ çağı yaklaşmış olan
bir çocuğun sözlerinin geçerli ve muteber oluşu, uzak bir görüş değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder