2290- Borçlu, alacaklı ve kendisine havale
edilen kimselerin baliğ ve akıllı olmaları, birileri tarafından zorlanarak bu
işi yapmamaları ve de sefih yani, malını saçıp savurarak faydasız işlerde
harcayan kimselerden olmamaları gerekir. Fakat birisi baliğ olduktan sonra
sefih olmuşsa, şer'î hâkim onun malî tasarruflarını yasaklamadığı sürece
yaptığı muamelelerin sakıncası yoktur. Yine iflas dolayısıyla şer'î hâkim
tarafından kendi mallarında tasarruf hakkını kullanması yasaklanan kimse,
borcunu almak üzere bir başkasına havale edilmez, kendisinden alacaklı olanı da
başkasına havale edemez. Ancak, kendisine borçlu olmadığı bir kimseye borcunu
havale etmesinin herhangi bir sakıncası yoktur.
2291- Eğer insana, borçlu olduğu kimse
tarafından havale edilirse, farz ihtiyat gereği kabul etmelidir. Ama kendisine
borçlu olmayan bir kimseye havale etmek, ancak onun kabul etmesiyle sahih olur.
Bunun gibi kendisine belirli bir şeyi borçlu olan kimseye başka cinsten
verilmesi gereken bir borcu örneğin, buğday borcu olan birini arpa borcu olan
kimseye havale ederek onun arpa borcuna karşılık buğday vermesini isterse,
kendisine havale edilen kimse bunu kabul etmedikçe, havale sahih olmaz.
2292- İnsan, havale ettiği zaman borçlu
olmalıdır. Dolayısıyla birinden borç almak isteyen kimse borçlanmadığı sürece,
sonradan borç olarak vereceği şeyi alması için borç veren kimseyi bir başkasına
havale edemez.
2293- Hakkında havale edilen mal, havale eden borçlu
ile alacaklı olan kişilerce belli olmalı, birkaç şey arasında belirsiz
bırakılarak havale edilmemelidir. Meselâ, bir kimseye on kilo buğday ve on bin
lira da para borcu olan kimse, alacaklıyı bir başkasına havale ederek,
"Alacaklı olduğun bu iki borçlarından birisini ondan al." der ve
hangisi olduğunu belirtmezse, havale doğru değildir.
2294- Borcun miktarı gerçekte muayyen olur ama
ha-vale edildiği zaman borçlu ile alacaklı onun miktarını veya cinsini
bilmezlerse (hatırlamazlarsa), havale sahihtir. Meselâ, verdiği borcu deftere
işleyen kimse, deftere bakmadan onda yazılan borcu bir başkasına havale eder,
arkasından deftere bakıp, alacaklıya alacağının miktarını söylerse, havale
sahih olur.
2295- Kendisine havale edilen kimse, her ne
kadar fakir olmasa ve havale yoluyla zimmetine intikal edecek borcu ödemekte
kusurlu davranmayacak olsa bile, havaleyi kabul etmeyebilir.
2296- Eğer insan alacaklısını kendisine borçlu
olmayan birisine havale eder, o da kabul ederse, [kendisine havale edilen
kimse] havaleyi ödemediği sürece havale eden kimseden havale bedelini talep
edemez. Eğer alacaklı olan kimse, sulh yoluyla alacağından daha az bir miktara
anlaşırsa, havale edilen şahıs, havale eden şahıstan aynı miktarı talep eder.
2297- Havale işi oluna girdikten sonra, havale
edenle kendisine havale edilen kimsenin havaleyi bozama hakkı yoktur. Eğer
kendisine havale edilen kimse, havale edilirken fakir olmaz yani, borçta
satılması müstesna olan malları dışında havale edilen borcu ödeyecek güçte
olursa, sonradan fakir düşse bile alacaklı da havaleyi bozamaz. Bunun gibi
kendisine havale edilen kimse, havale anında fakir olur ve alacaklı da bunu
bilirse, hüküm aynen geçerlidir. Fakat alacaklı, kendisine havale edilenin ilk
başta fakir olduğunu bilmez ama bir süre sonra bunu öğrenirse, o anda zengin
olsa bile alacaklı havaleyi feshedip, borcunu havale eden şahıstan alabilir.
2298- Havale anında borçlunun, alacaklının ve
kendisine havale edilenin her biri veya bunların sadece biri için havaleyi
bozma hakkı şart koşulursa, alınan karar doğrultusunda havale feshedilebilir.
2299- Bir başkasına havale ettiği hâlde,
alacaklının borcunu havale edenin kendisi öderse, bakılır: Eğer kendisine
havale edilen kimsenin isteği üzere borcu ödemişse, verdiği şeyi kendisine
havale edilen kimseden alabilir. Fakat onun isteği olmadan öderse, verdiği şeyi
ondan talep edemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder