Abdestin sahih olmasının on üç şartı vardır:
1) Abdestin suyu, temiz olmalıdır.
2) Su, mutlak olmalıdır.
265- Necis su ve muzaf su ile alınan abdest
insan, suyun necis veya muzaf olduğunu bilmese yahut unutsa bile batıldır. Eğer
o abdestle namaz da kılmışsa, o namazı sahih abdestle yenilemesi gerekir.
266- Eğer, abdest alması için çamurlu muzaf
sudan başka bir su olmaz ve namazın vakti de dar olursa teyemmüm etmeli; eğer
vakit genişse, suyun durulmasını beklemeli ve daha sonra abdest almalıdır.
3) Abdest suyu mubah (=gasp edilmemiş) olmalıdır.
Abdest alınan alan da gerekli olmasa bile müstehap ihtiyat
gereği mubah olmalıdır.
267- Gasp edilmiş veya sahibinin razı olup
olmadığı belli olmayan su ile abdest almak haram ve batıldır. Ama önce razı
idiyse ve bu rızasından vazgeçip geçmediği bi-lin-mezse abdest sahihtir. Yine
yüzden ve ellerden süzülen ab-dest suyu gasp edilmiş bir yere dökülürse, abdest
sahihtir.
268- İnsanın, herkes için mi yoksa sadece o
medrese-nin talebeleri için mi vakfedildiğini bilmediği bir medresenin havuzundan
abdest almasının eğer genelde halk o havuzdan abdest alıyorsa, sakıncası
yoktur.
269- Bir kimse, namaz kılmak istemediği bir
caminin havuzunun bütün halk için mi yoksa sadece orada namaz kılanlar için mi
vakfedildiğini bilmezse, o havuzdan abdest alamaz. Ancak genelde orada namaz
kılmak istemeyen kimseler de o havuzdan abdest alıyorlarsa, o havuzdan ab-dest
alabilir.
270- Hanların, otellerin ve benzeri yerlerin
havuzlarından mezkur yerlerde kalmayan insanların abdest almaları, ancak
genelde buralarda oturmayan kimselerin de abdest alması durumunda, sahih olur.
271- Sahibinin razı olduğu bilinmese bile büyük
nehirlerden abdest almanın sakıncası yoktur; ama sahipleri ab-dest almayı
yasaklamışsa, farz ihtiyat gereği onların suyuyla abdest alınmamalıdır.
272- Bir suyun gasp edilmiş olduğu unutularak
onunla abdest alınırsa sahihtir.
4) Abdest suyunun kabı mubah (=gasp edilmemiş) olmalıdır.
5) Abdest suyunun kabı altın veya gümüş olmamalıdır.
273- Abdest suyu, gasp edilmiş bir kapta olur ve
ondan başka da su olmazsa teyemmüm etmelidir; eğer gasp edilmiş kapta olan
suyla abdest alırsa batıldır. Başka mubah su olduğu hâlde gasp edilmiş kaptan
irtimasî abdest alırsa veya o kapla suyu yüzüne ve ellerine dökerse, abdesti
batıldır; ancak suyu avucuyla çıkarır da yüzüne ve ellerine dökerse, gasp
edilmiş bir kabı kullandığından dolayı haram işlemesine rağmen, abdest
sahihtir. Altın ve gümüş kapta bulunan suyla abdest almanın hükmü farz ihtiyat
gereği, tıpkı gasp edilmiş kaptaki sudan abdest alma gibidir.
274- Bir tuğlası veya bir taşı gasp edilmiş olan
bir havuzda abdest alınırsa, sahihtir; ama, eğer abdest alması gasp edilmiş
şeyi kullanmak olarak sayılırsa günah işlemiş olur.
275- Ehlibeyt İmamlarından veya imam zadelerden
birine ait olan avluda (ki önceden mezarlık imiş) havuz yaparlar veya ırmak
akıtılırsa, eğer o avlunun mezarlık için vakfedildiği bilinmezse, o havuz ve
ırmakta abdest almanın sakıncası yoktur.
6) Abdest uzuvları, yıkandığında ve meshedilirken temiz olmalıdır.
276- Abdest tamamlanmadan önce yıkanılan veya
meshedilen bir yer necis olursa, abdest sahihtir.
277- Bedenin abdest organlarından başka bir yeri
necis olursa, abdest sahihtir. Ama, idrar veya dışkı mahalli yıkanmamışsa, ilk
önce onun temizlenmesi ve daha sonra abdest alınması daha iyidir.
278- Abdest uzuvlarından biri necis olursa ve
abdest-ten sonra, abdestten önce orayı yıkayıp yıkamadığı husu-sunda şüphe
ederse, eğer abdest alırken oranın temiz veya necis olduğunun farkında değilmiş
ise abdesti batıldır. Eğer farkında olduğunu bilir veya farkında olup olmadığı
hususunda şüpheye düşerse, abdest sahihtir. Her hâlükârda ne-cis olan yeri
yıkamalıdır.
279- Yüzde ve ellerde kanaması durmayan ve sudan
da zarar görmeyen kesiklik veya bir yara olursa, çok su veya akarsuya sokup
kanın kesilmesi amacıyla biraz sıkılmalı, daha sonra açıklandığı şekilde,
irtimasî abdest alınmalıdır.
7) Abdest ve namaz için yeterli vakit olmalıdır.
280- Vakit öylesine dar olur ki, abdest aldığı
takdirde namazın hepsi veya bir miktarı vakit dışında kalacak olursa, teyemmüm
edilmeli; ama teyemmüm ve abdest için aynı ölçüde vakit gerekiyorsa abdest
alınmalıdır.
281- Namaz vaktinin darlığı yüzünden teyemmüm
etmesi gereken kimse teyemmüm yerine abdest alırsa, sahihtir, ister o namaz
için abdest alsın, ister başka bir iş için.
8) Abdest, kurbet kastıyla yani Âlemlerin Rabbinin emrini yerine getirmek için alınmalıdır. Serinlemek için veya başka bir amaçla abdest alınırsa batıldır.
282- Abdestin niyetini diliyle söylemesi veya
kalbinden geçirmesi gerekmez; ama abdest aldığı süre boyunca ne yapıyorsun
dendiğinde, "abdest alıyorum" diyebilecek kadar yaptığı işin farkında
olmalıdır.
9) Abdest, söylenen tertip üzerine alınmalıdır.
Şöyle ki; önce yüz, sonra sağ kol, sonra sol kol yıkanmalı
ve ondan sonra baş, sonra da ayaklar mesh edilmeli ve sağ ayak da sol ayaktan
önce mesh edilmelidir. Açıklanan bu sıra gözetilmezse, abdest batıl olur.
10) Abdestin gerekleri aralıksız ve peş peşe yapılmalıdır.
283- Abdest işlerine, bir yer yıkanmak veya
meshedil-mek istenildiğinde ondan önce yıkanan veya meshedilen yerlerin
ıslaklığı kuruyacak kadar ara verilirse, abdest batıldır. Fakat yalnızca
yıkanmak veya meshedilmek istenen organdan önceki yerin ıslaklığı kurursa,
meselâ, sol kol yıkanırken sağ kolun ıslaklığı kurur da yüzün ıslaklığı kalırsa,
abdest sahihtir.
284- Abdest gerekleri aralıksız yapıldığı hâlde,
havanın sıcaklığı veya beden ısısının fazla olması ve benzeri sebeplerden
dolayı ıslaklık kurursa, abdest sahihtir.
285- Abdest arasında yürümenin sakıncası yoktur.
Öyleyse yüz ve kollar yıkandıktan sonra birkaç adım atılır ve sonra baş ve ayak
mesh edilirse, abdest sahihtir.
11) Yüz ile kolların yıkamasını ve baş ile ayakların meshini insanın kendisi yapmalıdır. Başka biri insana abdest aldırırsa veya suyu yüzüne ve kollarına ulaştırmasında, baş ve ayaklarını meshetmesinde yardımcı olursa, abdest batıldır.
286- Abdest alamayan kimse, kendisine abdest
aldırması için bir yardımcı tutmalıdır. Yardımcı ücret isterse, imkanı olursa,
vermelidir. Ama niyeti kendisi yapmalı ve kendi eliyle meshetmelidir. Eğer
yapamazsa, yardımcısı onun elinden tutmalı ve mesh edilecek yerin üzerine
çektirmelidir. Bu da mümkün olmazsa yardımcı onun elindeki ıslaklıktan alarak başını ve ayaklarını
meshetmelidir. Mümkün olduğu takdirde bunun yanı sıra, farz ihtiyat
gereği, teyemmüm de edilmelidir.
287- Abdestin amellerinden hangisini tek başına
yapabiliyorsa onu kendisi yapmalı ve yardım almamalıdır.
12) Su kullanmanın abdest alan için bir sakıncası olmamalıdır.
288- Abdest aldığında hastalanacağından veya suyu
ab-deste harcadığı takdirde, susuz kalacağından korkan kimse,
abdest almamalıdır. Suyun kendisine zarar vereceğini bilmeyip abdest alır ve
sonra da zararlı olduğunu anlarsa ab-desti sahihtir. Ancak müstehap ihtiyata
uygun olan, alınan abdestle namaz kılmaması,
teyemmüm etmesi ve eğer o ab-destle namaz kılmışsa, namazını
yenilemesidir.
289- Abdestin sahih olacağı miktarda az bir
suyla yüzünü ve ellerini yıkadığında zararı olmaz da ondan fazlasının zararı
olursa, o miktar suyla abdest almalıdır.
13) Abdest organlarında suyun bedene ulaşmasını önleyecek bir engel bulunmamalıdır.
290- Abdest organlarına bir şeyin yapıştığı
bilinir ama onun, suyun ulaşmasına engel olup olmadığında şüpheye düşülürse, o
şey giderilmeli veya suyun, onun altına geçmesi sağlanmalıdır.
291- Eğer tırnağın altı kirli olursa, alınan
abdestin sakıncası yoktur. Ama tırnak kesilirse, abdest için kirlerin
temizlenmesi gerekir. Yine eğer tırnak normalden uzun olursa, normalden
fazlanın altındaki kirlerin temizlenmesi gerekir.
292- Yüzde, ellerde, başın ön kısmında ve
ayakların üzerinde yanık veya başka bir sebepten dolayı şişkinlik oluşursa,
onun üzerinin yıkanması veya üzerinin mesh edilmesi yeterlidir. Şişkinlik
delinse bile, suyu derinin altına ulaştırmak gerekmez. Hatta derinin bir kısmı
kopsa bile, suyu kopmayan kısmın altına ulaştırmak gerekmez. Ancak soyulmuş
deri, bazen bedene yapışıyor bazen ayrılıyorsa, koparılmalı veya altına su
ulaştırılmalıdır.
293- İnsan, abdest organlarına bir şeyin yapışıp
yapışmadığından şüphe ederse, verdiği ihtimal halkın nazarında yerinde bir
ihtimal sayılırsa -meselâ, çamurla uğraştıktan sonra çamurun eline yapışıp
yapışmadığından şüpheye düşerse- organlarını incelemeli ve yahut giderildiğine
veya suyun onun altına ulaştığına dair kanaat hâsıl oluncaya kadar eliyle
sürtmelidir.
294- Yıkanması ve meshedilmesi gereken bir yer,
her ne kadar kirli olursa olsun, kir suyun organa ulaşmasına engel olmazsa
sakıncası yoktur; yine badana ve benzeri işlerden sonra el üzerinde kalan ve
suyun deriye geçmesine engel olmayan beyazlıklar da sakıncasızdır. Ama bunların
bulunmasıyla, suyun organa ulaşıp ulaşmadığı hususunda şüpheye düşülürse,
onların temizlenmesi gerekir.
295- Abdestten önce, abdest organlarının
bazısında suyun ulaşmasını önleyecek bir engelin olduğunu bilir ve abdestten
sonra da, abdest anında suyu oraya ulaştırıp ulaştırmadığı hakkında şüphe
ederse, abdesti sahihtir. Ama ab-dest alırken o engelin farkında olmadığını
bilirse, abdestini yenilemesi gerekir.
296- Abdest organlarının bazısında, suyun bazen
kendiliğinden altına geçtiği bazen geçmediği bir engel bulunur ve insan,
abdestten sonra onun altına suyun ulaşıp ulaşmadığı hakkında şüpheye düşerse,
abdest alırken suyun onun altına geçmesinin farkında olmadığını bilirse,
abdestini yenilemesi gerekir.
297- Abdestten sonra, abdest organlarında suyun
geçmesini önleyecek bir engel olduğunu görür ve abdest zamanı mı, yoksa abdest
sonrası mı bulunduğunu bilmezse, abdesti sahihtir. Ama abdest zamanı o engelin
farkında olmadığını bilirse, farz ihtiyat
gereği yeniden abdest almalıdır.
298- Abdestten sonra, abdest organlarında suyun
geçmesini önleyecek bir engelin olup olmadığı hakkında şüpheye düşülürse,
abdest sahihtir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder