299- Abdestle ilgili işlerde ve abdestin
şartlarında -su-yun temiz ve gasp edilmemiş olması gibi- çok şüpheye düşen
birisi, kendi şüphesine itibar etmemelidir.
300- İnsan abdestin bozulup bozulmadığından
şüpheye düşerse, bozulmadığını kabul eder. Ama idrardan sonra is-tibra (=idrarı temizleme usûlünü) uygulamadan abdest
almış ve abdestten sonra idrar olup olmadığını bilmediği bir yaşlık çıkarsa,
abdesti batıldır.
301- Abdest alıp almadığı hususunda şüpheye
düşen kimse, abdest almalıdır.
302- Abdest aldığını ve kendisinden de idrar
gibi ab-desti bozan bir şeyin sadır olduğunu bilen kimse, hangisinin önce
gerçekleştiğini bilmiyorsa, namazdan önce ise yeniden abdest almalı; namaz
esnasında ise, namazı bırakmalı ve abdest almalı; namazdan sonra ise abdest
almalı ve kılmış olduğu namazı ikinci kez kılmalıdır.
303- Namazdan sonra, abdest alıp almadığı
hususunda şüpheye düşerse namazı sahihtir; ama sonraki namazlar için abdest
alması gerekir.
304- Namazdayken abdest alıp almadığı hususunda
şüpheye düşerse, namazı batıldır; abdest alıp namazı baştan kılmalıdır.
305- Namazdan sonra, abdestinin namazdan önce
mi, yoksa sonra mı bozulduğu konusunda şüpheye düşerse, kıl-dığı namaz
sahihtir.
306- Hastalık nedeniyle kendisinden damla damla
idrar akan veya gaitasının çıkmasını önleyemeyen kimse, na-maz vaktinin
evvelinden sonuna kadar olan süre içerisinde abdest alıp namaz kılmak kadar
fırsat bulabileceğini kesin olarak biliyorsa, namazı fırsat bulduğu vakitte
kılmalıdır. Bulduğu fırsat yalnızca namazın farzlarına yetecek kadarsa,
yalnızca namazın farzlarını yerine getirmeli, ezan, ikamet ve kunut gibi
müstehap olan şeyleri terk etmelidir.
307- Abdest ve namaza yetecek kadar mühlet
bulamı-yor ve namaz esnasında bir kaç defa ondan idrar akıyorsa, ilk aldığı
abdest yeterlidir. Ama hastalıktan dolayı namaz esnasında bir kaç defa gaita
çıkar ve her defasında abdest alması zor olmazsa, bir su kabını yan tarafına
koyup gaita çıktığı vakit abdestini yenilemeli ve namazına o şekilde de-vam
etmelidir.
308- Kendisinden gaitanın peş peşe çıktığı
kimse, her defasında abdest alması zor olursa, namazın bir kısmını ab-destli
kılabiliyorsa, her namaz için bir abdest almalıdır.
309- Kesintisiz olarak kendisinden idrar çıkan
kimse, iki namaz arasında idrar damlası çıkmazsa, bir abdestle iki namazı
kılabilir; namaz esnasında çıkan damlaların sakıncası yoktur.
310- Namazın hiç bir kısmını abdestli
kılamayacak kadar kendisinden kesintisiz olarak idrar veya gaita çıkan kimse,
kendi isteğiyle idrar veya gaita yapmadıkça ya da abdesti bozacak başka bir şey
gerçekleşmedikçe, bir ab-destle bir kaç namaz kılabilir.
311- Hastalıktan dolayı kendisinden yel
çıkmasını önleyemeyen kimse, gaitasını önleyemeyen kimsenin hükmüyle amel
etmelidir.
312- Kendisinden kesintisiz olarak gaita çıkan
kimse, her namaz için abdest alıp hemen namaza başlamalı. Ancak unutulan secde,
teşehhüt ve ihtiyat namazı gibi namazdan sonra yapılması gereken şeyleri, hemen
namazın arkasından yaparsa, yeniden abdest alması gerekmez.
313- İdrarı damla damla süzülen kimse, namaz
için, içinde pamuk veya başka bir şey olan ve idrarın başka yerlere bulaşmasını
önleyen bir keseyle kendini korumalıdır ve farz ihtiyat gereği her namazdan
önce necis olan idrar mahallini yıkamalıdır. Yine gaitasını tutamayan kimse,
mümkün olduğu takdirde namaz süresince gaitanın başka yerlere bulaşmasını
önlemelidir. Meşakkati olmadığı takdirde, farz ihtiyat gereği her namaz için
gaita mahallini yıkamalıdır.
314- İdrar ve gaitasını tutamayan kimse, mümkün
olduğu takdirde, meşakkat, zahmet ve zarar korkusu da olmazsa namaz süresince,
hatta farz ihtiyata göre masrafı bile gerektirse idrar ve gaitasını tutmalıdır.
Eğer hastalığı kolay tedavi edilebiliyorsa, farz ihtiyat gereği kendisini
tedavi ettirmelidir de.
315- İdrar ve gaitasını tutamayan kimsenin,
hastalığı zamanında vazifesi gereği
kıldığı namazları, hastalıktan kur-tulduktan sonra kaza etmesi gerekmez.
Ama namaz vakti geçmeden hastalığı iyileşirse, o vakitte kıldığı namazı yeniden
kılmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder