702- İster kasıtlı olsun, ister hükmü bilmemek
ve ister unutma yüzünden olsun, alnın ve ellerin üstünün az bir kısmı da mesh
edilmezse, teyemmüm batıl olur. Ama fazla dikkat etmek de gerekmez. "Alın
ve ellerin üstünün tümü mesh edildi" denilirse, bu yeterlidir.
703- Ellerin üstünün tamamen mesh edildiğinden
emin olmak için bileğin biraz üstünden mesh edilmelidir. Ancak parmakların
arasının mesh edilmesi gerekmez.
704- Alın ve ellerin üstü yukarıdan aşağıya
doğru meshedilmelidir ve bu işler kesintisiz olarak yapılmalıdır. "Teyemmüm
ediyor" denmeyecek kadar onlar arasında fasıla verilirse, batıl olur.
705- Niyet edilirken teyemmümün gusül yerine mi,
yoksa abdest yerine mi olduğu belirtilmelidir. Gusül yerine olursa, hangi gusül
olduğu da belirtilmelidir. O hâlde, abdest bedeli veya gusül bedeli olarak
teyemmüm edildiği niyet edileceğine yanlışlıkla tam tersi niyet edilir veyahut
cenabet guslü yerine ölüye dokunma guslü sebebiyle teyemmüm edildiği niyet
edilirse, teyemmüm batıl olur.
706- Teyemmümde alın, ellerin iç kısmı ve üstü,
pak olmalıdır. Eğer ellerin iç kısmı necis olur ve onu yıkaya-mazsa, o şekilde
teyemmüm etmelidir.
707- Teyemmüm edilirken ellerden yüzük
çıkarılmalıdır. Alında, ellerin içinde veya üstünde bir engel olursa meselâ,
onlara bir şey yapışmış olursa, giderilmelidir.
708- Alında veya ellerin üstünde yara olur ve
üzerine sarılan bez veya başka şey açılmazsa, el onun üzerine sürülmelidir ve
yine, elin iç tarafında yara olur ve üzerine sarılan bez veya başka şey
açılmazsa, el o şekilde üzerine teyemmüm edilen şeye vurulmalı, alın ve ellerin
üstü mesh edilmelidir.
709- Alında veya ellerin üstünde kıl
bulunmasının sakıncası yoktur. Ama alın üzerine düşen saçların arkaya çekilmesi
gerekir.
710- Alında, ellerin içinde veya üstünde bir
engel olduğuna ihtimal verilir ve verilen ihtimal, halk nazarında yerinde
olursa, engel olmadığına dair kanaat getirilinceye veya emin oluncaya kadar
araştırılmalıdır.
711- Teyemmüm yapması gereken kimse, teyemmüm
yapamazsa, naip (=yardımcı) tutmalıdır.
Naip olan kimsenin, ona kendi elleriyle teyemmüm ettirmesi gerekir; eğer mümkün
olmazsa naip kendi elini, üzerine teyemmüm edilen bir şeye vurup, onun alın ve
ellerinin üstüne meshetmesi gerekir.
712- Teyemmüm edilirken önceki bölümün yapılıp
yapılmadığından şüpheye düşülürse, itina edilmez ve alınan teyemmüm sahihtir.
Yine her bir kısım yerine getirildikten sonra doğru olarak yapılıp
yapılmadığından şüpheye düşülürse, itina edilmemeli ve alınan teyemmüm
sahihtir.
713- Sol el mesh edildikten sonra teyemmümün
doğru yapılıp yapılmadığından şüphe edilirse, teyemmüm sahihtir.
714- Teyemmüm etmesi gereken kimse, farz ihtiyat
gereği, namaz vakti girmeden önce namaz için teyemmüm etmemelidir. Ama başka
bir farz veya müstehap iş için teyemmüm eder ve namaz vaktine kadar özrü devam
ederse, o teyemmümle namaz kılabilir.
715- Teyemmüm etmesi gereken kimse, namaz vakti
bitinceye dek özrünün devam edeceğini bilirse, istediği vakitte namazını
kılabilir. Ancak vaktin sonuna kadar özrünün zail olacağını bilirse, beklemeli;
abdest veya gusül alarak ya da vakit darlaştığında teyemmüm ederek namaz
kılmalıdır.
716- Abdest alamayan veya gusül edemeyen kimse,
özrünün çabuk zail olacağına ihtimal verse de, kaza namazlarını teyemmümle
kılabilir. Ancak vakit dar olmadan önce teyemmümü mubah kılan özrün kalkacağını
bilirse, beklemelidir.
717- Abdest veya gusül alamayan kimse, günlük
namazların nafileleri gibi belli vakitleri olan müstehap namazları teyemmümle
kılabilir. Hatta bunu, ilk vakitte de yapabilir. Ancak bu, vaktin sonuna dek
teyemmümü mubah kılan özrün kalkacağını bilmediği takdirde olur.
718- İhtiyat ederek cebire olarak gusül ve
teyemmüm etmesi gereken, meselâ, sırtında yara olan bir kimse, gusül ve
teyemmümden sonra namaz kılar ve namazdan sonra idrar gibi bir küçük hades
gerçekleşirse, sonraki namazlar için abdest almalıdır.
719- Su bulunmaması veya başka bir özürden
dolayı teyemmüm eden kimsenin özrü kalktıktan sonra, almış olduğu teyemmüm
batıl olur.
720- Abdesti bozan şeyler, abdest bedeli yapılan
teyemmümü de bozar. Guslü bozan hâller, gusül bedeli yapılan teyemmümü de
bozar.
721- Gusül edemeyen kimse üzerine birkaç gusül
farz olursa, farz ihtiyat gereği, onların her biri yerine bir teyem-müm
etmelidir.
722- Gusül yapamayan kimse, gusülsüz yapılması caiz
olmayan bir işi yapmak isterse, gusül bedeli teyemmüm yapmalıdır. Abdest
alamayan kimse, abdestsiz yapılması caiz olmayan bir iş yapmak isterse, abdest
bedeli teyemm-üm etmelidir.
723- Cünüplükten dolayı teyemmüm edilirse, namaz
için abdest alınması gerekmez. Ama diğer gusüllerden dolayı teyemmüm edilirse, abdest
alınması gerekir. Eğer ab-dest alınamazsa, abdest bedeli olarak da başka bir
teyemmüm edilmelidir.
724- Gusül bedeli teyemmüm edilir ve sonra
abdesti bozan bir iş gerçekleşirse, sonraki namazlar için gusledilemediği
takdirde, abdest alınmalıdır. Eğer abdest de alınamazsa, abdest bedeli olarak
ikinci bir teyemmüm edilmelidir.
725- Vazifesi abdest ve gusül bedeli olarak
teyemmüm etmek olan kimse, bu iki teyemmümle yetinir; fazla teyemmüm etmesi
gerekmez.
726- Teyemmüm etmesi gereken kimse, bir iş için teyemmüm
ederse, teyemmüm ve özrü devam ettiği sürece, gusül veya abdestle yapılması
gereken işleri, bu teyemmümle yapabilir. Ama suyu olduğu hâlde cenaze namazı
için veya uyumak için teyemmüm etmişse, bu teyemmümle yalnızca kendisi için
teyemmüm ettiği işi yapabilir. Farz ihtiyat gereği, teyemmümü mubah kılan özür,
vaktin darlığı imişse, onunla da başka işler yapılmamalıdır.
727- Birkaç yerde teyemmümle kılınan namazların
iade edilmesi, müstehaptır:
1) Suyu kullanmaktan korktuğu hâlde, bilerek kendini cünüp
edip teyemmümle namaz kılmışsa.
2) Su bulamayacağını bildiği veya zannettiği hâlde bilerek
kendini cünüp edip teyemmümle namaz kılmışsa.
3) Vaktin sonuna kadar su aramaya gitmeyip teyemmümle namaz
kılmış olan kimse, sonra aradığı taktirde su bulunacağını anlarsa.
4) Bilerek namaz ertelenir ve vaktin sonunda teyem-mümle
namaz kılınırsa.
5) Suyun bulunmayacağını bildiği veya zannettiği hâl-de,
mevcut olan suyunu dökmüşse.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder